Global Dünyanın Yerel Buluşma Noktası: YEMEK

Betül Tat

Yediklerimiz davranışlarımızı, psikolojimizi hatta fıtratımızı etkiliyor. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de Abese suresi 24’ncü ayetle “İnsan yediklerine bir baksın” şeklinde bildirilmiştir. Yediğimiz besinler bağırsaklarımızda emilir, doğru bakterilere sahipsek sindirim ve emilim doğru şekilde olur. Mineral ve vitaminler kana karışır. Hormonlarımız, karar verme mekanizmalarımız önemli bir etkileşim içinde çalışır. Bir tabak yemek sosyoloji, antropoloji, iletişim, ekonomi, siyaset ve hatta uluslararası ilişkiler konusundaki disiplinleri içinde saklar. Yemek sadece yemek değildir! Atıştırmak hiç değildir. Tatlar ve kokular bedenimizi değiştirir. Psikolojiye dokunur. Mutfaktan çıkmayan kadınların misafirleri ağırladığı sofrada ‘Pişirirken doydum’ cümlesi tam olarak bunu ifade eder.
ORTAK DİL: GASTRODİPLOMASİ
Yemek aslında kültürlerarası bir taşıyıcıdır. Doğa, mevsim, coğrafya muhakkak ki yemeği dolayısıyla insanı etkiler. Bir İskandinav ile Afrikalının, sarı ırktan biri ile Hispanik beyaz birisinin vücutlarının ihtiyacı olan mineraller ve vitaminler farklıdır. Doğuda insanlar eti acı otlarla yemektedir. Batıda ise acı et tercih edilememektedir.
Yemek çoğu kez barış için ülkeler arasında tek noktadır. Tatlı dil sohbetlerin merkezidir. Acı kelimeler servis edilmez. Buna ‘Gastrodiplomasi’ deniliyor. Barışı herkesin keyif aldığı, sevdiği bir nokta olan yemekle başlatmak problemlerin çözümü için iyi bir başlangıç. Bu yüzden yemek ulusal politikalar içinde global bir kavram. Çünkü ‘Yemek’ herkesin konuşabildiği ortak konu. Ulusal bir korumacılık gerektirmiyor. Bir politikacı yumurta kırmak hakkında saatlerce konuşabilir. Yumurta dünyanın her yerinde yumurtadır. Tarifi, faydası, sofradaki önemi ne olursa olsun ulusala bağlı ama küresel bir boyutta konuşulabilir.
CİDDİ BİR YERE SAHİP
Yemeğin hikayesi, tariflerin nesillerden nesillere ulaşması kültür mirasıdır.
Elbette birçok şey gibi yemek de etkilere açıktır. Politikadan, savaştan, ekonomik gelişmelerden etkilenir. Son zamanda teknolojinin gelişmesiyle bilgi ve bilimle de etkileşim içinde. Dünya ticaretinden ciddi bir yeri olan yemek hak ettiği özen verilirse dünya sofralarında yer bulur. Döner buna en güzel örnek. Almanya başta olmak üzere birçok ülkede döner bir ihracat kalemi olarak yerini alıyor. Döner üzerinden o ülkeye aslında bilgi ve kültür hatta turizm transferi gerçekleşiyor. Sonra kökeni Afrika olan ‘Batılı kavunu’ olarak adlandırılan karpuzu uzak doğuya tanıtmamız yemek ve diplomasi ilişkisinin başka bir boyutunu anlatıyor.
İNSANLARIN BULUŞMA ALANI
Arap yemeklerinin sofralarımızda yer aldığı, dünya mutfağında mutfağımızdan önemli tatların bulunduğu bir sistemde ne yemekler ne de tarifler yalnızca bizim. Yemek artık globalde yereli buluşturan bir nokta. Bu kadar keskin sınırların olduğu dönemde belki de tek nokta. Sofralarımıza ve sofralarımızda buluşturduğumuz insanlara daha çok özen göstermeli, yemekten gönüllere giden yolu açmalıyız. Ne diyordu Hacı Vamık Bey?
“Bütün memleket muhtelif unsurlarıyla bir sofra etrafında toplanmış olmuyor muydu?’

Exit mobile version