Hindistan’nın Kültür ve Finans Kaynağı Şehri Mumbai

Hindistan’daki her yer gibi Mumbai veya eski adıyla Bombay çok renkli bir şehir. Şehrin ismi Hint tanrıçası Mumba’dan gelmekte. Mumbai ana karaya bağlı gibi gözüksede Salsette adası üzerine inşa edilmiş hayli kalabalık bir ada şehirdir. Öyle ki nüfusu 20 milyon civarında. Bu nüfus ile şu anda Hindistan’ın en kalabalık şehri.

 

Çok kalabalık olunca ulaşım, yemek, iş… herşey sorun oluyor elbette. Sabahları işe giderken koşturarak evden çıkanlar için şehirde kurulmuş özel bir yemek dağıtım sistemi var örneğin. Dabbawala denen kişiler tarafından yapılan bu hizmet hayli ilginç ve oldukça eskilere dayanıyor. 1890’larda başlamış olan bir yemek dağıtım ağı diyebiliriz bu sisteme. Dabba taşıyıcı, wala yemek kabı anlamına geliyor ve bu kişiler 1800’lü yıllardan bu yana Mumbai’de bu yemek kaplarını taşıyorlar. Her gün öğleden önce ev yemeği yemek isteyenlerin evlerinde pişmiş olan yemekler kaplarla alınıyor ve bisiklet veya tren ile ilk istasyona geliyor. Orada bir başka Dabbawala görevi devir alıp yemek kabını alıyor ve şehir merkezindeki bir sonraki kişiye iletiyor. Bu kişi yemeği öğlen saatinde ofiste bekleyen son kişiye iletmekle görevli. Kapların üzerinde bir takım kodlar yazıyor. Buna göre el değiştirip yol alıyorlar. Sistem çok eskiden bu yana aynı şekilde işliyor.

Öğle saatlerinde biraz daha dolaşarak Hindistan Kapısı’na doğru gidebilirsiniz. Bu kapının arka tarafında ünlü Taj Mahal Oteli yer almakta. Bu kapının sembolik bir önemi var. 24 Şubat 1948’de son İngiliz taburu Hindistan’dan ayrılırken bu kapının altından geçip gitmiş. Özgürlüğe açılan kapı diyebiliriz. Ancak 1924’de yapımı tamamlanan bu kapının ardında bir de ironi var bana sorarsanız. Çünkü ilk yapılış amacı ülkeyi ziyaret eden kral 5. George ve kraliçe Mary’e ithafen olmuş. Sonrasında ise İngilizlerin en son geçtikleri kapı olmuş.

Bu önemli kapının hemen arkasında tüm görkemi ile Taj Mahal Oteli yükseliyor. Kubbeli kütlesel taş bina gerçekten çok görkemli. Hindistan’ın en zengin ailelerinden biri olan Tata ailesi bu oteli inşa ettirmiş. Otel misafirlerinden başka kimsenin içeri girmesine müsaade edilmiyor. Otel 2008 yılında bir terör saldırısı geçirmişti hatırlarsanız, ne yazık ki çok sayıda insan öldü burada.

Taj Mahal Otelin yer aldığı bölge tam deniz kenarında. Burada gün batımında güzel fotoğraflar çekebileceğiz estetik tekneler, kuşlar ve yerel kıyafetli, samimi, güler yüzlü insanlar var. Akşam üzeri gidebileceğiniz bir başka ilginç mekan da Hacı Ali Camii olabilir. Denizin çekildiği dönemlerde karada kalan, daha sonra denizin yükselmesiyle tekrar suyun içinde olan ilginç bir cami ve güzel fotoğraflar çekebileceğiniz bir mekan.

Hindistan Kapısı önünden bir tekneye binerek bir saatlik yolculuk sonrası Fil Adası’na ulaşabilirsiniz. Ada, içinde mağara tapınakları barındıran ve UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan bir tapınak kompleksi. Ancak burada yer alan dev fil heykeli bugün Mumbai’de müzede sergileniyor. Çocukları olmayan çiftler buraya gelip dua ediyorlar.

Etrafınızda maymunlar olacak elinizde yiyecek olmamasına dikkat edin. Maymunlar yiyecekleri almak için saldırabiliyor.

Mumbai Tren İstasyonu kesinlikle görmeniz gerekenler listesinde yer alıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan yapı 1853 yılında kullanıma açılmış. Gotik tarzda inşa edilmiş olan yapının adı Chhatrapati Shivaji Tren İstasyonu veya Victoria İstasyonu olarak da geçiyor.

Hindistan’ın simgesi olmuş Mahatma Gandi Müzesi de görmek isteyeceğiniz yerler arasında olabilir. Burada bir çok fotoğraf, gazete haberleri, bazı ses kayıtları ve kitaplar ile Gandhi hareketini daha yakından inceleyebilirsiniz.

Exit mobile version