İstanbul’daki En Güzel Müzeler

İstanbul’da keşfedilmeyi bekleyen en güzel 10 müzeyi beraber gezmeye ne dersiniz? Hep ertelediğimiz ama aslında ilk fırsatta gidip görmemiz gereken, kimi zaman mimarisiyle kimi zaman konumuyla bizi bambaşka boyutlara taşıyacak İstanbul’daki inanılmaz güzel müzeler yer almakta.

1. İstanbul Arkeoloji Müzesi 

İstanbul’da her gittiğinizde farklı şeyler görüp, keşfedebileceğiniz en keyifli, en güzel müzelerden biri hiç şüphesiz ki Arkeoloji Müzesidir.

İstanbul Arkeoloji Müzesi, Gülhane Parkı’ndan Topkapı Sarayı’na çıkan Osman Hamdi Bey yokuşunda yer almakta. İçeride idaresi altında üç ayrı müze bulunuyor (Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk). Arkeoloji Müzesi dünyada müze binası olarak tasarlanan ve kullanılan ilk 10 müze arasında yer alıyor. Eski Şark Eserleri müzesi Osman Hamdi Bey tarafından 1883 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi) olarak inşa ettirilmiş. Sonraki yıllarda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin temellerini oluşturacak olan bu akademi, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk güzel sanatlar okuludur.

Eski Şark Eserleri Müzesi’nde bulunan Babil’deki tören yoluna ait aslan kabartmaları ise buradaki en dikkat çeken eserler arasında yer almakta.

Çinili Köşk, Selçuklu etkisinde yapılmış, aynı zamanda Osmanlı sivil mimarisinin İstanbul’daki tek örneğidir. Günümüzde mimarisinin kime ait olduğu hala bilinmiyor. Köşkün içini ve dışını süsleyen çinilerden dolayı ‘‘Sırça Saray’’ veya “Kasr-ı Kâşi” olarak da tanınıyor.

2. Kariye Müzesi

Bir gün Fatih turu yapmak isterseniz listenizin en başına mutlaka Kariye Müzesini eklemelisiniz.

Kariye, eski Yunanca kent dışı (Kırsal Alan) anlamındaki Khora sözcüğünün Türkçeleşmiş hali. 5. yüzyılda yapılan şehir surlarından önce sur dışında bir şapelin varlığı bilinmekte olup, bu şapelin yerine Khora Kilisesi, Doğu Roma Döneminde İmparator Justinianos tarafından (527-565) yaptırılmış. İçerideki birçok mozaik, Hz. Meryem ile Hz. İsa’nın hayatlarındaki sahnelerle süslü, kubbesinde Hz. Meryem ve çocuk İsa madalyon biçiminde yer alırken, kubbe kasnaklarının arasında Hz. Meryem’e eşlik eden on iki melek figürü yer almakta. Mozaikler insanı öyle büyüleyip uzaklara götürüyor ki o kadar zaman nasıl başında kalabildiğinize hayret ediyorsunuz.

3. Aşiyan Tevfik Fikret Müzesi

Çıkacağınız yokuşun biraz uzun olması gözünüzü korkutmasın çünkü sonunda göreceğiniz manzara ve öğreneceğiniz bilgiler o yorgunluğu size unutturacak türden.

Evin bahçesine girdiğiniz an Göksu Deresi ve iki köprüyü gören boğaz manzarası sizi karşılıyor olacak. Aşiyan, ismini Farsçada “kuş yuvası” adından alıyor. İçeri girdiğinizde Tevfik Fikret’in sadece şair olmadığını, daha birçok hünerleri olduğunu öğreneceksiniz.

4. Pera Müzesi

Beyoğlu keşiflerinin vazgeçilmez olan müzesi hiç kuşkusuz Pera Müzesidir. Sürekli güncellenen sergileriyle her gidildiğinde yeni yolculuklara sürüklüyor bizi.

İstanbul’un en güzel yerlerinden birinde yer alan Pera Müzesi 2005’te açılan özel bir müzedir. Beş katlı müzenin her katında ayrı ayrı sergiler var, bu sergiler belli zamanlarda değişip yeni sergilere yer almakta. Aynı zaman da giriş katında kafesi mevcut.

Müzede Osman Hamdi Bey’in 1906 yılında yapmış olduğu ‘‘Kaplumbağa Terbiyecisi’’ eseri sergileniyor. Eserde Bursa Yeşil Camii’nin üst katı görüntülenmekte ve camın üstündeki alanda; ‘‘Şifa’al-kulup lika’al Mahbud’’ (Kalplerin şifası, Sevgiliyle (Hz. Muhammed) buluşmaktadır yazılıdır. Bir diğer dikkat çeken eserlerden birisi de Alejandro Almanza Pereda’nın Horror Vacui (Boşluk Korkusu) eseri.

5. Türk ve İslam Eserleri Müzesi

Osmanlı İmparatorluğu döneminde açılan son müze olma özelliğini taşımakta. Eskiden Süleymaniye Külliyesi içinde yer alan müze daha sonra İbrahim Paşa Sarayı’na taşınmış. İçerisinde birçok döneme ait kronolojik sırayla dizilmiş, anlatılmış eserler yer almaktadır.

‘‘Anadolu Selçuklu Odası’’ olarak geçen bölümde 800 yıllık Anadolu Selçuklu Dönemi halıları ve türünün nadir ve en eski örnekleri sergilenmekte. Bahçesinin tam ortasında bulunan ‘‘Doğu Çınarı’’ korunması gereken anıt ağaç olarak tescil edilmiş. 200 yıldan daha fazla olup boyu 7,5 metre civarında.

Ortadaki kocaman bahçesi ve asırlık ağaçlarıyla aşağısındaki Geç Antik Çağ mimarlığının bir baş yapıtı olan hipodrom bulunuyor. Müzenin bir bölümü de Türk günlük yaşamının yansıtıldığı etnografya koleksiyonuna ayrılmış.

Türk ve İslam Eserleri Müzesi, 1984 yılında Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Yarışması jüri özel ödülünü ve 1985’te Avrupa konseyi UNESCO tarafından çocuklara kültür mirasını sevdirme konusundaki çalışmaları nedeniyle verilen ödülü almış.

6. Rumeli Hisarı

Belki de birçok kere önünden geçtiğiniz koşup, yürüyüş yaptığınız Rumeli Hisarı müzesini keşfetmeye ne dersiniz.

Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul’un fethini ne kadar önemsediğinin ciddiyetini anlatıyor Rumeli Hisarı. İkiziyle birlikte yıllarca boğazı koruyup gözetmenliğini yapmışlar. Avrupa Yakası’nda boğazın 600 metrelik en dar ve en akıntılı yerine, 1452 yılında yapılıyor.

Yapının dört ay içerisinde yapıldığına dair yazılar var ancak Süleymaniye Külliyesi’nde bulunan ‘Şerh-i Tecriyd-i Ataik’ adlı eserde 139 günde yapıldığı yazıyor.

Hisarın yapımı esnasında Anadolu’nun değişik yerlerinden İzmit Karadeniz Ereğlisi gibi birçok yerden malzemeler getirilmiş. Tam 1.000 sanatkâr ve 2.000 işçi çalışmış. İnşaatın başında mimar Müslididdin varmış. O kadar müthiş yapılmış ki tepeden bakıldığında Arap harfleriyle ‘‘Muhammed’’ adı okunulacak şekilde inşa edilmiş.

İstanbul’un fethinden sonra bir süre gümrük toplama noktası olarak kullanılmış; bir dönemde de hapishaneye dönüştürülmüş. Hisar, günümüzde müze ve açık hava tiyatrosu olarak kullanılıyor.

7. Ayasofya Müzesi

Büyük bir aşkın şahitleri olduğumuzu biliyor muydunuz? Evet evet Justinyen ve Theodora’dan bahsediyorum… İnanılmaz mimarisi ve birçok hikayesi olan Ayasofya hepimizi kendine aşık etmiyor mu? İstanbul’un en güzel müzeleri arasında Ayasofya’dan bahsetmek bile yersiz. Çünkü İstanbul’u İstanbul yapan yapılardan biri. Ayasofya, Justinyen’in emri ile yapılmış. 916 yıl kilise olan yapı, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra camiye çevrilmiş ancak ileriki yıllarda Atatürk’ün ve bakanlar kurulunun kararıyla müze olarak ziyaretçilere kapılarını açmış.

Ayasofya; mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden sanat dünyasında önemli bir yer taşıyor. İçinde büyük bir aşka tanıklık etmiş. Justinyen ve Theodora, isimlerinin baş harfleri Ayasofya’nın sütunlarında yazmaktadır.

8. Deniz Müzesi

1961 yılında Beşiktaş semtinin iskele meydanında Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın Anıtı ve Türbesi’nin yanına taşınmış.

Koleksiyonunda yaklaşık 20.000 adet eser bulunmakta. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olan İstanbul Deniz Müzesi Türkiye’de kurulan ilk askeri müze. Türkiye’nin denizcilik alanındaki en büyük ve koleksiyon bakımından oldukça zengin olan müzede birçok eserler görmeniz mümkün.

9. Halı Müzesi

Daha içeri girmeden kapısıyla bizi büyüleyen Halı Müzesi’nden bahsediyorum. Türkiye’de sadece halının sergilendiği tek müze. Müze, koleksiyonunu eski bir İslam geleneği olan camilere bağışlanan tarihi ve sanat değeri yüksek halıları toplamasıyla oluşturulmuştur. Halı Müzesi’nde toplam 448 adet halı bulunmakta 62 halı dönüşümlü olarak sergilenmekte.

Müzede beylikler devri halıları, Osmanlı halıları, İran halıları, Uşak halıları, Hereke halıları, Kafkas halıları, Türkmen halıları ve XIX. Yüzyıla ait Kula, Gördes, Konya, Lâdik ve Milas çevrelerine ait halıların ve seccadelerin en nadide örnekleri yer almaktadır.

Halı müzesinin avlusunda bulunan oda eski Bizans Hazine Dairesi’ymiş. Daha sonra erzak deposu ve arşiv gibi çeşitli amaçlar için kullanılmış. Dış kapısının büyüleyici güzelliği ile müzeyi gezmeye başlayabilirsiniz.

10. İstanbul Demir Yolları Müzesi

Tren garına girdiğiniz anda yolculuk heyecanı sizi de sarmıyor mu? Tarihi yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Daha içeri girdiğiniz anda iç dekorasyonuyla sizi bambaşka yerlere yolculuğa çıkarmayı başaran Sirkeci garında hala eski günlerin kırıntıların bulmak mümkün.

İstanbul deniz yolları müzesi TCDD’ye ait 2005 yılında Sirkeci Garı içerisinde açılmış; 45,50 metrekarelik bir alanda, 400 obje ve fotoğrafın sergilendiği adeta tarihi anbean yaşatan eserlerle sizleri keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.

Exit mobile version