Kadrajına dünyayı sığdıran adam Engin Uzun: “Bayramı Kabe’de karşılamak isterdim”

Röportaj: Zehra Güveli

Her fotoğrafın bir hikâyesi vardır. Peki ya fotoğrafçının hikâyesi? Bu hikâyeden neler geçer? Kadraja neler sığar? Görsel medyanın kilometre taşı olan fotoğraf hayatımıza neleri katar? Fotoğraf sanatçısı Engin Uzun ile hayatı, dijital dünyayı, yetim çocuklar için hazırladığı sergisini konuştuk. Kabe’den, Yemen’den, Aylan Bebek’ten geçti yolumuz. Engin Bey bayramlık bir fotoğraf hayalini de bizimle paylaştı. Buyurunuz…

Engin Bey, fotoğraf çekme hikâyeniz nasıl başladı?

Bundan yıllar evvel ajansım varken bir fotoğrafçım vardı. Çalışan her seferinde arıza çıkartıyordu; karnım ağrıyor, başım ağrıyor, abi işim var… Derken bir gün çok sıkıştık bir iş çıktı. Ben de cesaret ettim; ‘ben çekerim’ dedim bu işi ve gittim çektim. Hakikaten müşteri de beğendi. Sonrasında’ Ben bu işi yaparım sanki’ dedim bir iş daha çıktı. Hiç fotoğrafçıya haber vermedim, ben çekeyim dedim. 25 yıl evvelden bahsediyorum…  Denedim, çektim, oldu. Sonra ben makinemi büyüttükçe iş büyümeye başladı. Bir anda fotoğrafçılığa adım atmış oldum. Zaman içerisinde de kendimi geliştirdim. Hemen hemen her kadraja imza atmayı başardım.

Kabe’nin fotoğraflarını ilk çektiğiniz de neler hissettiniz?

Benim Kabe ile karşılaşmam çok garip. TRT’de de bunun belgeseli var. Kabe’yi ilk gördüğümde diye o zamanlar çok heyecan yapmıştım. 

Kafamda çok acayip düşünceler vardı. 2015 yılında ben ilk kez Kabe’ye gitmiştim ama sanırım 2019 haccında çektiğim Kabe fotoğrafları miladım oldu. Sizinle de paylaşacağım o fotoğrafları gerçekten bana göre dünyanın en güzel fotoğrafıydı. Sonrasında çok daha iyi bir fotoğraf çektim. Rasulullah (sas)’in  kabrini çektim biliyorsunuz.  O daha da heyecanlandırdı beni. O An şöyle adlettim kendimi, ‘yeryüzündeki en güzel fotoğrafı ben çektim’ , Allah’a hamdolsun.

Fotoğrafı hatırlamak ve geri dönüşler için çok sık kullanan bir toplumuz. Fotoğraf aslında nedir, bize ne söyler?

Fotoğraf aslında Allah’ın sanatının mekaniğe dönüşmüş hali. Bir diğer açılımı da bakmak ile görmek arasındaki fark. Gerçekten hepimiz bakıyoruz ama çok azımız görebiliyoruz. Ben de bu görebilenler arasında olduğumu düşünüyorum.

Dijital medya kullanımının bu kadar yoğun olması fotoğrafçılığı nasıl etkiledi?

Dijital Fotoğrafçılık çıktıktan  sonra mertlik bozuldu çünkü karanlık odayı insanlar bilmiyor. Eskiden bir fotoğrafa bakmak için en az bir iki gün geçmesi gerekiyordu. Baştan kötü gibiydi bu dijital fotoğrafçılık. Ama şu anda iyi olanlar daha çok sivrildi bana göre, daha iyi bir yere geldi. Fakat iş zorlaştı, herkes fotoğraf çektiği için daha iyi, daha çok ön plana çıktı ve daha çok para etmeye başladı. O sebeple baştan kötüydü ama şu an dijital fotoğrafçılık çok güzel bir yere geldi.

Bir Fotoğraf gerçekten dünyayı değiştirir mi?

Bir  fotoğraf dünyayı elbette değiştirir. Şöyle ki hatırlayın Afganistan’daki o Afgan kızı… Bize Afganistan’ın durumunu o fotoğraf anlattı. Afrika’daki o henüz ölmek üzere olan çocuk ve tepesindeki olan o akbaba fotoğrafını hatırlayın…

 O da bize Afrika’nın durumunu anlattı. Benim buna ait bu şekilde dünyayı değiştirecek çokça fotoğrafım var, fakat işte burada destek gerekiyor. Çünkü biz Müslümanlar artık eskisi gibi davranmıyoruz. Haset ön plana çıkmaya başladı, çok acayip hissiyatlar ön plana çıkmaya başladı. Bu sebeple eskiden olduğu gibi değil maalesef. Bunun için bir fotoğraf gerçekten dünyayı değiştirebilir. Bunu en iyi örnekle şöyle anlatabilirim: şu anda Yemen’de inanılmaz bir açlık var fakat Yemen’den bize gelen bir iki kare var… Ben de geçen Suriye’ye gittiğimde bununla ilgili çalışmalar yaptım. İnşallah en kısa zamanda Yemen’e gidip gerçekten o dünyayı değiştirecek fotoğrafları çekeceğim. Buna bir örnek daha vereyim: Aylan Bebek ile bütün dünya Suriyelilerin durumunu anladı. O fotoğraf bütün dünyaya Suriyelilerin ne halde olduğunu nasıl can çekiştiklerini anlattı.

Çocukluk fotoğraflarınıza baktığınızda neler hissediyorsunuz?

Benim çocukluk fotoğrafım o kadar çok ki. Albümler dolusu fotoğrafım var. Muhtemelen o fotoğrafların olması benim mesleğe bakış açımı da değiştirdi. Çünkü geçmişe ait doğduğum zamandan bu yana çok fotoğrafım var. Onları incelerken onlara bakarken kadraj bilgim de böyle gelişti. Mesleğe böyle girdiğimi düşünüyorum. Her insan gibi ben de çok özlem duyuyorum.

Bayramlık bir fotoğraf çekmek isteseniz bu çekimi nerede yapardınız? Kadrajda neler olurdu?

Bayramı Kabe’de karşılamayı isterdim.  Çünkü Yaklaşık üç yıl ard arda hacca gittim ve bayramı orada karşıladım. Kabe’nin bizim için önemi çok büyük; geç tanıştık ama elhamdülillah… Düşünsenize bayramda Kabe’de ailemle beraber bir hatıra fotoğrafı çektiriyorum. Dünyanın en güzel fotoğrafı değil mi?

Bize biraz da yetimler için yapacağınız sergiden bahseder misiniz? 

Pandemiden evvel yetimler için bir sergi niyetimiz vardı. Hatta yetim fotoğrafları yerine şöyle bir şey düşünmüştük biz; Mekke ve Medine fotoğraflarının en güzellerini basalım, sergileyelim. Satın almak isteyen olursa bütün gelirini yetimlere bağışlayalım. Sonra şu kararı aldık; en güzel Mekke Medine fotoğraflarını, güzel manzara fotoğraflarını tuvale bastırıp standart resim formatında satışını gerçekleştireceğiz ve satışın gelirini de Allah nasip ederse yetimlere bağışlamak gibi bir niyetimiz var. Bayramdan sonraya kaldı. İnşallah diyelim olsun.

Exit mobile version