Sevgili Turuncu Okurları

 

Bahara COVID-19 salgınıyla girdik. Tüm yaz ikinci dalga haberleri gündemimizde yer aldı. Eylül ayına geldiğimizde ise mart ayından çok daha zor bir tablo bizi karşıladı.

Okullar online eğitim veriyor, iş yerlerinde nöbet sistemiyle çalışmaya başladı, kına geceleri, mevlitler pek çok şehirde yasaklandı.

Sanki bir film senaryosundayız ve her şey bittiğinde senaryonun ne kadar gerilimli olduğunu konuşacağız. Sanki bir sabah uyanacağız ve salgın bitti diyecekler. Sanki…

Ne zaman resmi rakamlar açıklansa aklıma tek bir soru geliyor: Ölüm çift sayı mıdır yoksa tek mi? 58 ölüm ile 41 ölüm arasında kaç insan, kaç aile, kaç hayat vardır? Ölüleri saydıkça ne artar hayatımızda; kayıplar, acılar, yoksulluk, yoksunluk…? COVID-19 pandemi sürecinde ölümü rakamlara sığdırdık, rakamlar çift basamaklı sayı oldu, sayılar alt alta yazılınca kayıp oldu. Büyük ve acı bir kayıp. Gece yarısı yetkililerin “Bir vatandaşımızı, bir hastamızı kaybettik” açıklamasını hatırlamayan yoktur. Korkudan kimse soramadı bile “O bir kişi kim?” diye. Pandemi dışında vefat edenlerin yakınları sosyal medyada bulduğu her duvara yazdı “… Vefat nedeni COVID-19 değildir” diye.

Salgın yüzünden ölmek acıydı ama ölenden geriye kalmak daha da acıydı belli ki. Ailelerden sıralı sırasız ölüm haberleri aldık. Cenaze ve defin işleri hakkında yayımlanan genelge camilerin ibadete kapatılmasının ardından en zor andı birçoğumuz için. Defin işleri en fazla 3 kişiyle yapılacak, taziye evleri açılmayacak, sosyal mesafe korunacaktı. Selalar zaten gündüzleri okunmuyordu. “Hakkınızı helal eder misiniz” cümlesi havada kalacak ve “Helal olsun” diyen üç beş kişinin gözyaşı dinmeyecekti.

Savaşlar, yoksulluk, hastalık, göçler, darbe dönemleri… Ne zor günler gelip geçti. Fakat ölülerle vedalaşamama, kabirde “Başın sağ olsun” cümlesine “Dostlar sağ olsun” cevabını alamama içten içe bir travmaya dönüştü. Bugün belki birçok kişi sıra dışı defin işlemleri nedeniyle ölümü kabullenemiyor. Belki birçok insan hastanede salgınla mücadele sırasında vefat ettiği için vasiyetini kimse bilmiyor. Televizyon ekranlarında indi, çıktı, düştü, yükseldi dediğimiz ölüm zor günlerde sırayla kapıları çalıyor. Ölüm tablolarına baktıkça yüreğim sıkışıyor. Adrese paket teslim mutluluk formüllerini ilerlerken ölüm diye bir gerçeklik var ve dünya yeni yeni ölümü konuşuyor. Yalnız bir ölüm, yalnız bir taziye, yalnız bir yaş alma süreci üzerinde çokça konuşulması gereken bir alan.

Allah tüm vefat edenlere rahmet eylesin, mekanları cennet olsun inşallah. Tek gündemimiz salgın değil fakat artan test sayıları ve rakamlarla en büyük gündemimiz salgın oldu maalesef. Eylül ayının ağustos ayından farklı olmasını istiyorsak lütfen “Maske, Temizlik ve Mesafe”ye dikkat edelim. Hayata koyduğumuz sosyal mesafe aslında virüsle koyduğumuz sosyal mesafedir. Bunu unutmayalım.

Bu ay COVID-19 ile mücadele eden bir dünyadan tarihe not düşecek bir sayı hazırladık.

Muharrem ayındayız. Ellerimizi açıp Allah’tan en çok şifa istediğimiz aydayız.

Muharreminiz mübarek olsun.

Sözün bereketi ömrünüze renk katsın.

Allah’a emanet olun…

Exit mobile version