Resim Yaparken İnsanlara Değil O’na Sığındım

 

Serap Ekizler Sönmez, aslında kimya mezunu fakat resme olan ilgisi ağır basınca, atölye kurup galeri açıyor, İslam sanatları tarihinde yüksek lisans, doktora tezi aşamasındayken bu bölümden vazgeçip tarih bölümünde doktora yaparak hayatına yeni bir yol çiziyor. Geometrik desenlerin analizlerini içeren kapsamlı çalışmalarıyla dikkat çeken Sönmez, İslam mimarisinin tarihsel süreçte nasıl geliştiğine ilişkin araştırmalar yaparak önemli eserlerin eskiz çalışmalarını ve desenlerini de çizdi. Kendisiyle İslam sanatını ve geometrik desenlerin İslam sanatı içindeki yeri ve önemini konuştuk.

O’NA SIĞINDIM

Kimya bölümü mezunusunuz fakat resme olan ilginiz ağır basıyor ve buradan yola çıkarak yeni bir kapı aralıyorsunuz, bu serüven nasıl başladı?

Resim hep vardı hayatımda. Üniversite yıllarımın başından itibaren profesyonel dersler aldım. Daha evvelinde de çocukluğumdan beri resim yapardım tabii. Kimyayı da sevdim ben. Derece ile mezun oldum. Resimle birlikte ilerledi kimya eğitimim. Mezun olduktan sonra kimya sektöründe çalıştım. Resim bu süreçte de devam etti. Malum süreçten dolayı çalışmayı bırakmak zorunda kaldım. Resim devam etti. Hatta sığındım resme de diyebilirim. Ama tabii o dönemlerde resim günümüzdeki gibi algılanmıyordu bazı insanlar arasında. Hatta şirk yaptığımı düşünenler de yaptıklarından utanmalısın diyenler de oluyordu. Başka bir kesim de başınızdaki örtüye takılıyordu. Yine de resim yapmaya devam ettim çünkü insanlara değil, ona sığındım.

EN BÜYÜK ELEŞTİRMEN KENDİMİM

Eserlerinizi uluslararası koleksiyonlarda da görüyoruz. Sizdeki karşılığı nedir bu başarının?

Aslında başarı mı bilmiyorum. Güzel şeyler diyelim. Çalışıyorsunuz, ürünler ortaya koyuyorsunuz. Birileri atölyenize geliyor, dilini bile çoğu kez anlamıyorsunuz ama coşkuyla kıymet vererek çalışmalarınızı alıyor. Bu müthiş bir duygu. Özellikle resimden anlayan insanların teveccüh göstermesi anlamlı. Çünkü yapım gereği hep yaptığım işten şüphe duymama neden oluyor. En büyük eleştirmen kendimim. Bu nedenle bu güzel etkileşimler daha iyisini yapmam konusunda beni motive ediyor, yolumu belirlememe yardım ediyor.

O DUYGU PAHA BİÇİLEMEZ

Çeşitli alanlarda (Resim, kaligrafi gibi ) çalışmalarınız mevcut bunlardan bahseder misiniz biraz?

Sanatın her alan heyecan verici. Bir süre duvar ressamlığı da yaptım. O bambaşka bir heyecan. Ama zor, açık alanda ve uzun zamana yayılarak yapılan çalışmalar gerçekten stresli ama bitince yaşadığınız duygu paha biçilemez. Kaligrafi gibi çalışmalar sadece resimlerimde kullanmak için temas ettiğim alanlar. Uzman değilim tabii.

ANLADIKÇA SEVDİM

İslam sanatında geometrik desenler üzerine de birçok çalışmanız var. Sizi bu yöne çeken ne oldu? Desenlerin analiz sürecini nasıl anlatırsınız bize?

Bir vakıfta ders vermem istendi. Bir vakıftan da ilk kez böyle bir teklif almıştım. Orada çocuklara resim dersleri verirken hem Batı sanatı anlatıyorum biraz da İslam sanatından bahsedeyim dedim. İşte tam da bu noktada İslam sanatı olarak bildiğimiz kitap sanatlarının türlerini bilmenin dışında hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Başladım okumaya. Bu sanatların tarihini, gelişimini, coğrafyalara göre değişimlerini anlamaya çalıştım. Oradan İslam mimarlık tarihine yönelmem ve aslında mimarinin bel kemiği olduğunu fark etmem, teknik gezi ve incelemeler… Yıllar süren keyifle eklemleyerek giden çalışmalarımda bilhassa, Anadolu Selçuklu eserlerinde yer alan geometrik desenlerin kimyadaki kristal sistemlerine olan benzerliğini fark ettim, sevdim. Çalışmaya başladım kendi kendime. Anlamaya çalıştım. Anladıkça sevdim, sevdikçe daha çok çalıştım…

ARTIK ANLAŞILIYOR

Aynı zamanda eğitimci kimliğiniz de söz konusu. Özel ders vermeye devam ediyor musunuz?

Çok uzun yıllar resim dersleri verdim. İslam mimarlık tarihi ve mimari eskiz dersleri de peşinden geldi. Bildiklerimi paylaşmayı seviyorum. Çok mutlu oluyorum. Özellikle gençlerle kurduğum bağ başka. 2013 yılından beri de geometrik desenleri anlatmaya çalışıyorum. Türkiye’de yeni bir sahaydı o vakitler. Yapılan işler yanlıştı. Sanatçı ve akademisyenlerin baktığı ve yorumladığı perspektifte geometrinin disiplini göz ardı edildiğinden sıkıntılar vardı. Günümüzdeki kadar da popüler değildi tabii. Bu farkındalık ders verme noktasında bende mecburiyet oluşturdu. Ancak, bunu sağlayabilmek zordu o vakitler. Ne dediğinizi bile anlamıyordu kurumlar. Üzüldüğüm anlar da çok oldu tabii. Ama şükür artık biliniyor. İnsanlar anlamasa da bunun bir metotla yapılması gerektiğini biliyor. Bir uzmanlık sahası olduğunu görüyor. Yapılacak çok şey var. Kurslar bir yere kadar. Başından beri hedefim, yüzlerce yıldır

bilim ve sanatı bir araya getiren bu muazzam sahayı üniversitelere taşımak. Prince’s School’da bu alanın dersi var. Ama bizde yok maalesef.

ONLARCA DESEN

Bugüne dek önünüze çıkan ve sizi derinden etkileyen eser, desen ne oldu?

O kadar çok ki… Bazen desenin arkasındaki geometrik sistem size onlarca desenin yolunu açıyor (Doğru inşa ederseniz bu sonuca ulaşabiliyorsunuz). Bazen de tasarımda birbiri ile bir araya gelmesi sistematik olarak mümkün görünmeyen parçaların bir araya getirilmiş olması sizi hayrete sürüklüyor. Özellikle Anadolu Selçuklu Kervansaray ve medrese kapılarındaki sistematik olmayan tasarımlar.

BOŞLUK DOLDURACAĞIZ

“Anadolu Selçuklu” sanatının geometrik dilini anlattığınız yayınlanmış ilgi gören kitaplarınızdan sadece biri. Kitabın hazırlık sürecinden bahseder misiniz?

Kitap aslında uzun yıllar çalıştığım desenlerden seçilerek oluşturulmuş bir çalışma. Yani aslında analizler kitapla birlikte başlamadı. Ama kitapla birlikte çok yoğun bir çalışma temposuna girmiş oldum. Çünkü analizleri muhatabınıza anlatabilmek, onun da cetvel, pergel konstrüksiyonu ile çalışabileceği bir formata dönüştürmek zorlu bir süreç. Sonra benim fotoğraflarımın kalitesinin kitaba uygun olmamasından dolayı sistematik bir çalışma kurduk. Ben desenleri ve desenlerin bulunduğu yapıları belirledikten sonra bir yol haritası çizdim ve yayınevi de iyi fotoğraflar için profesyonel destek sağladı. Arkadaşlar birkaç ay içinde fotoğrafları çektiler. Ben ise analizlerimi aşamalandırdım. Autocad ortamında oluşturduğum çalışmanın in design ortamına gelinceye karar tek tek her bir görselin birkaç aşamadan titizlikle iyi bir konsantrasyonla geçirilme zorunluluğu bu tarz kitapların zorlayıcı taraflarından biri. Ama çok şükür ki, bunu da uzun geceler uykusuz kalarak hedeflediğimiz tarihe mizanpaj ekibi ile yetiştirdik.

Devam eden çalışmalarınız var mı?

Evet. Başta tezim. Sağ olsun kıymetli hocam Prof. Dr. Ahmet Taşağıl çalışmalarıma değer veriyor. Türk kültür tarihi bağlamını birlikte oturtmaya çalışıyoruz. Tezimden başka şu an dünyanın en önemli uzmanları ile yürüttüğümüz ortak bir çalışma var. Henüz başındayız. Ama bittiğinde inşallah bilim ve sanat dünyasında büyük bir boşluğu dolduracağı inancındayım.

HERKES YAPABİLİR

Desenlerin dilini çözmek, yaşanmışlıkları, tarihi dokuyu anlayabilmek zor mu? Yorumlamak için en çok neye ihtiyacımız var?

Babam hep “Normal bir insan bir şeyi yapabiliyorsa herkes yapabilir. Belki sadece zaman alır” anlayışı ile yetiştirdi. Bu zaman alma hali daha uzun çalışma süreci demek oluyor tabii. Buna talipseniz zor diye bir şey yok. Kitapta “Dil” ifadesini özellikle kullandım. Çünkü bu bir dil ve nasıl ki bir dili öğrenmenin sonu yok, bunun da sonu yok.

Exit mobile version