Sabahları defalarca başına gelip uyandırıyorsanız, çantasını siz hazırlıyorsanız, yemeğini bile ellerinizle yediriyorsanız iyi bir anne olma yolunda atılacak çok adımınız var!
İyi anne olmak için elinizden geleni yapıyor musunuz? “Çocuğa disiplin nasıl verilir? Çocukla nasıl iletişim kurulur? Onunla nasıl konuşulur? ve Onu nasıl dinlemek gerekir?” tüm bunları biliyor musunuz?
İyi anne olmak nedir, gerçekten konuya tamamen hakim misiniz? Öyleyse şuna cevap verin; “İyi annelik aşırı korumacılık mıdır?” Eğer buna ‘evet’ cevabını veriyorsanız, kötü habere hazır olun: Siz iyi anne olmaktan bihabersiniz! Çünkü toplumumuzda her ne kadar bununla eşdeğer tutuluyor olsa da çocuğunuza karşı sergilediğiniz aşırı korumacılık en çok ona zarar verecektir. Psikolog Leyla Navaro, ‘Gerçekten Beni Duyuyor Musun?’ isimli kitabında aşırı koruma için diyor ki:
1- Çocuğun kişiliğini geliştirmez. Bağımlı, talepkar, ürkek, inatçı, istediğini tutturan, mantıksız kavgalar çıkaran, çabuk mutsuz olan bir çocuk ileride benzer niteliklere sahip bir yetişkin oluşturur.
2- Anne-babayı, ebeveyn rolünün dışına çıkarmaz. Birer yetişkin olarak yaşayabilecekleri günlük hayatlarına, karı-koca ve kadın-erkek ilişkilerine engel olur. Çocuk odaklı bir yaşamda, anne-baba kendi insanca öz ihtiyaçlarına sağlıklı bir şekilde sahip çıkamaz.
Peki, aşırı koruma nasıl olur?
- Okul çantasını hazırlamak,
- Sabahları uyandırmak,
- Giyeceklerini seçmek ve giydirmek,
- Çocuk kendisi yiyebilecek yaştayken, annesi tarafından beslenmek,
- Üşütür diye fazlaca giydirmek,
- Okul servisini her kaçırdığında seferber olmak,
- Düşmesine, koşmasına, gözden uzaklaşmasına izin vermemek,
- Hata yapmasına izin vermemek, yanlışlarını fazla ayıplamak,
- Fazla yemek yapıp, fazla yedirmek,
- Sadece çocuğun yediklerini pişirmek, herkesin damağına göre ayrı ayrı yemek yapmak,
- Akşamları çocuğun dilediği saatte yatmasına izin vermek,
- Tüm yaşamını çocuğun etrafında, çocuk odaklı sürdürmek,
- Baba-çocuk arasındaki iletişime ve çatışmalara sürekli müdahale etmek,
- Aşırı kontrol etmek…
Eğer siz de bunları yapıyorsanız, çocuğunuza karşı aşırı korumacısınız demektir. Leyla Navaro, kitapta duygular konusunda da aşırı koruyuculuk yapılmaması gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü aşırı koruyuculuk, günlük bakım, beslenme ve hizmet alanları kadar, duygusal alanlarda da kendini gösterir. Özellikle çocuğunun, üzüntü, kaygı, korku gibi acı veren hiçbir duyguyu yaşamamasını öngören aşırı koruyuculuk, çocukları gerçek hayattan yalıtan bir yapay dünyaya sokmaktır. “Hayat zaten zor, bunu daha ileride zaten yaşayacak” söylemiyle, çocuğa sadece pembe dünyalar vaat etmek, her istediğini almak, çabalamasına meydan vermeden her şeyini kolay etmek, çocuğu hayata hazırlıksız bırakmaktır.