İlk olarak Amerika’da başlayıp tüm dünyaya hızla yayılan ”Tiny House” (ufak ev) trendi, son birkaç yıldır ülkemizde de şehrin gürültüsünden uzaklaşıp minimalist, sade ve doğal bir yaşam tarzına geçiş yapanların tercihi haline gelmiş durumda. Ekonomik ve pratik olduğu için şehir dışından ev almanızı ya da sıfırdan bir ev inşa etmeye masraf yapmanızı gerektirmeyen bu sevimli ve küçük evler, karavan-ev arası bir yaşam alanına sahip. İçinde mutfağından banyosuna ihtiyaç duyabileceğiniz her şeye sahip olan ve yılın 365 günü içinde yaşamaya olanak sağlayan ”Tiny House”ların en dikkat çeken özelliği geniş bir alana kurulmuş olmaları ve iç mekandan çok dış mekanda zaman geçirmeye elverişli şekilde dizayn edilmeleri.
“Tiny house” (küçük ev) akımı ABD’de özellikle 2008 küresel ekonomik krizi döneminde insanların alternatif konut arayışlarının ardından batı ülkelerinde de gelişmeye başlayarak kendine bir sektör oluşturdu.
Küçük bir evde yaşamanın ötesinde bir sosyal hareket olarak görülen akım, minimalizm ve özgür yaşam felsefesiyle birleştiriliyor. Yaşanılan alanı küçültmenin, sadeleştirmenin ve daha az eşyayla yaşamanın yanı sıra, bu akımla insanlar çevreyle dost bir şekilde sağlıklı yaşamayı, doğada vakit geçirmeyi ve karbon ayak izini azaltmayı hedefliyor. Bunlara ek olarak küçük evler, mobil yaşama, günlük harcamalar, ev için ödenen vergiler ve bakım masraflarının azaltılması gibi avantajlar da sunuyor.