Balkanların en batıdaki bölümünde yer alan Arnavutluk oldukça dağlık. Bu yüzdendir ki Arnavutlar kendi ülkelerine Shqiperi, yani Kartalların yurdu diyor. Ülkenin dörtte üçü dağlık ama diğer yanda ise Adriyatik boyunca uzanan 450 m kıyıları var. Muhteşem doğası ormanlarla kaplı ve bakir; sahilleri fena değil, halkı sıcakkanlı.
1. Tiran
Başkent Tiran, 1617 metre yükseklikteki Dajti dağlarının eteğindeki ovaya kurulu. Pek çok Balkan şehri gibi Tiran’ın da içinden nehir geçiyor. Şehrin pek de çekici biri yüzü yok. Şehrin kalbindeki meydanda yer alan ve Arnavutluk’un simgesi haline gelen İskender Bey Heykeli, Ethem Bey Cami, Saat Kulesi görülecek yerlerin başında. Hacı Ethem Bey’in 1793’te yaptırdığı Ethem Bey Camii duvar resimleriyle ünlü. Saat kulesine çıkıp şehri yukarıdan izleyin. Hatta Enver Hoca Piramidi’nin de zirvesine çıkın.
En önemli caddesi olan Vatan Şehitleri Caddesi boyunca Parlemento ve Başbakanlık Binası ile Tiran Üniversitesi yer alıyor. Tiran’a ayrı bir güzellik katan Lana Nehri’nin yakınında ise eski Osmanlı Kalesi’nden kalıntılar görülebilir. Arnavutluk tarihi ve kültürünü gözler önüne seren Milli Tarih Müzesi görülmesi gereken yerler arasında. Müzenin giriş yüzündeki dev mozaikte Arnavutluk tarihindeki önemli kişiler tasvir edilmiş.
2. Elbasan
Shkumbin Nehri’nin yanında yer alan Elbasan, Arnavutluk’un Tiran ve Durres’ten sonra en kalabalık ve en önemli üçüncü şehri. Elbasan, yaklaşık 240.000 nüfuslu sakin bir kent. Yuvarlak kiremitli evleriyle Osmanlı’dan kalma durumunu kısmen korumuş bir Anadolu kasabasına benziyor.
Osmanlı’nın Arnavutluk topraklarında ilk ayak bastığı şehir Elbasan’da kentin simgesi yine bir Osmanlı yapısı olan ve 16. yüzyıl tarihli, halen orijinalliğini koruyan Saat Kulesi. Osmanlı dönemi yapıları Namazgâh, Kral Cami (Sultan Cami) ve Nazire Cami başlıca gezilecek yerleri arasında. Elbasan Kalesi ve kalenin içerisindeki 1492’de yapılmış Kral Cami ise Arnavutluk’ta ayakta kalabilen nadir eserlerden. Elbasan tava yemeden dönmeyin tabi.
3. Berat
Arnavutluk gezimde en sevdiğim yer Berat oldu. Osmanlı İmparatorluğunun beş asır hüküm sürdüğü Berat, tarihi evleri ile Safranbolu’nun ikiz kardeşi gibi, biraz da Amasya havası hissettiriyor. 2400 yıllık şehrin kalesinin eteklerindeki evler ve sokaklar çok güzel. Ortasından geçen Osumi nehrinin bir yakasında Müslüman, diğer yakasında ise Hristiyan mahallesi yer alıyor.
Zamana ve komünizm dönemi uygulamalarına direnebilen camilerden en önemlileri Kurşunlu Cami, Hünkâr Cami, Saat Cami ve Bekârlar Cami günümüze ulaşmayı başaran Osmanlı eserleri. Ulusal Etnografya Müzesi ve Halveti Tekkesi de gezilmesi gereken yerler. Bir kartal yuvasını andıran kaleden bakıldığında eski ve yeni şehirlerin farkı gözlemlenebiliyor. Kalede Kutsal Üçlü Kilisesi isminde tarihi bir kilise de bulunuyor.
4. Kruja
Adını Arnavutça krujë anlamına gelen ve kalenin dibinden çıkan kuvvetli su kaynağından alan Kruja, şahane manzarası, tarihi çarşısı ve kalesi ile görülmesi gereken yerlerden. Başkent Tiran’dan günübirlik gidilmesini tavsiye ediyorum.
Akçahisar Kalesi olarak da bilinen Krujë Kalesi, buranın en önemli görülmesi gereken yeri. Kale içerisinde yer alan İskender Bey Müzesi gezilmeli. Kalenin giriş kısmında uzayan Eski Osmanlı Çarşısı alışveriş yapmak için ideal. Osmanlı’dan izler taşıyan Murad Bey Cami de, 1534’te inşa edilmiş bir Osmanlı yadigârı. Kruja’nın merkezinden hareket eden minibüslerle Kruja Kalesine doğru giderken yol üzerinde yer alan Kruja Bektaşi Tekkesi de görülmeye değer.
5. Durres
Dıraç olarak da bilinen Durrës, Tiran’dan sonra Arnavutluk’un en büyük ikinci şehri. Tiran’ın 33 kilometre batısındaki kent, tarihi ve ekonomik açıdan önemli bir tatil yeri.Durres’te, sahil kesimi oldukça popüler. Adriyatik Denizi’nin nispeten dar bir bölgesinde yer alan Durres’in karşı kıyısında İtalya’nın Bari ve Brindisi kentleri yer alıyor.
Kentin en önemli tarihi yapıları, Fatih Sultan Mehmet’in adının verildiği Fatih Cami, tarihi Ortodoks Kilisesi ile Eski Kale’den kalma tarihi kule görülebilir. Ayrıca Durres’in gezilecek yerleri arasında Antik Tiyatro, Kral Zog’un Kalesi, İskender Bey Heykeli ve heykelin bulunduğu meydan yer alıyor. Modern bir liman şehri olan Dıraç Arkeoloji Müzesi’nde Osmanlı dönemine ait pek çok eser var.
6. İşkodra
Balkanlar’ın en büyük gölünün ve Türk başlığına benzediği için Taraboş adı verilen dağların çevrelediği İşkodra, üç bin yıllık Rozafa Kalesi ile Arnavutluk’un tarihi merkezi. Kentin gezilecek yerlerinden ilki olan Rozafa Kalesi, Bojana ve Drin Nehirleri ile çevrili, kentin manzarasının en güzel göründüğü nokta. Tarih Müzesi, Türk Hamamları, dar sokaklardaki eski Osmanlı evleri, Osmanlı Hapishanesi, Dilaver Paşa Evi, 14. yüzyıl tarihli St. Stephen Katedrali, 19. Yüzyıl tarihli İşkodra Katedrali ve bir kiliseden dönüştürülen Fatih Sultan Mehmet Cami de görülebilir.
İşkodra’nın en eski yapısı 1773’te Arnavut Mehmet Buşati Paşa’nın yaptırdığı Kurşunlu Cami’yi görün. Kentin merkezinde yer alan pek çok kafe, bar ve restoranın bulunduğu yayalara ait bir cadde olan Kolë Idromeno Caddesi de, İşkodra’nın en popüler yeri.
7. Saranda
Adını Santi Quaranta (40 Azizler) kelimelerinden alan Saranda, Arnavutluk’un güneyinde yer alıyor ve Arnavutluk Rivierasının en önemli turistik yerlerinden biri. II. Dünya Savaşı sırasında İtalyan himayesi döneminde Benito Mussolini’nin büyük kızı Edda Mussolini’nin onuruna “Porto Edda” olarak adlandırılmıştı. Yunanistan sınırına yakın şehir, başkent Tiran’a 300 km (8 saat) uzaklıkta. Marmaris tadındaki kasaba sakin ve huzurlu.
8. Vlore
Vlora veya Türkçe adıyla Avlonya, ülkenin Dıraç’tan sonra en büyük liman kenti. Arnavutluk’un en eski kentlerinden biri olan Avlonya, Antik Yunanlar tarafından MÖ 6. yüzyılda kurulmuş. 1912’de Arnavut Bağımsızlık Bildirgesinin ilan edildi şehir olmasıyla “bağımsızlık kenti” (Qyteti i Pavarësisë) olarak da anılıyor.
Berrak tertemiz suları ile güzel sahil şeridi ve harika plajlara sahip. Deniz tatili düşünenler için uygun fiyatlı bir alternatif olabilir. Avlonya’da, Mimar Sinan’ın eseri olan tarihi Muradiye Camii, ve Neşat Paşaoğlu Camii görülecek yerler arasında.
9. Gjirokastra
Gjirokaster (okunuşu Cirokaster) şehri de Berat gibi Arnavutluk’un UNESCO Kültür Mirası listesinde yer alan diğer bir şehri. Her sokak Arnavut kaldırımı ile kaplı ve şehir 20. yüzyılın başında donmuş gibi. Müzekent Gjirokaster (Türkçe adıyla Ergiri) tarihi yapıların çoğu 17. ve 18. yüzyıla ait. Evlerinin hemen hepsinin çatıları da taşlarla örtülü ve bu nedenle ‘Taşın Şehri’ olarak anılıyor. Gri renkteki taştan yapılma çatılar şehre ayrı bir hava katıyor.
Balkanların en büyük ikinci kalesi olan Gjirokastër Kalesi, buranın en ünlü ve görülmesi gereken yeri. Mali Gjeri Dağı eteklerine kurulan şehrin tepesinde yer alan gösterişli Kale surları içerisinde beş kule ve ev, saat kulesi, kilise, çeşmeler, at ahırları gibi yapılar var. Alman işgaline karşı komünist direnişi simgeleyen bir de askeri müze barındırıyor. Gjirokastër eski Arnavut komünist lider Enver Hoxha’nın ve aynı zamanda tanınmış yazar Ismail Kadare’nin doğum yeri. Enver Hoxha’nın evi müzeye çevrilmiş. Sarandë – Gjirokastër otobüsleri öğlene kadar her saat hareket ediyor.
10. Ksamil
Ksamil, Arnavutluk’un Avlonya iline bağlı Saranda belediyesinde bir köy. Saranda’nın 18 kilometre güneyinde, İyon Denizi’ne bakan berrak koyları ile Ksamil, Yunanistan’ın ünlü Corfu Adası’nın tam karşısında. 1966’da kurulmuş ve sosyalist dönemde zeytin, limon ve mandalina üretimiyle öne çıkmış.
Şimdilerde yerli ve yabancı turistlerin en uğrak sahil beldelerinden birisi. Yakınlarında yer alan Ksamil Adaları’na bot ve tekneyle gidilebiliyor. Arnavutluk’un turizm cenneti, yüzme mesafesindeki irili ufaklı adalarıyla ilgi görüyor. Butrint antik kenti bugün ülkenin en büyük açıkhava kent müzesi konumunda.
Ülkenin sahil kasabalarında turizm bilinci daha yeni yeni gelişiyor. Arnavutluk’un tıpkı Hırvatistan ve Karadağ gibi Adriyatik’te kıyıları var. Daha az ziyaret alan ülkenin güney sahilleri çok güzel ve çok daha ekonomik. Güneyin en gözde bölgesi Himara bölgesinde bulunuyor. Vlora şehrinden Saranda şehrine doğru uzanan bu bölgede özellikle Dhermia, Borsh, Jal ve Himara kasabaları en gözde plajlara sahip. Halkının çoğu evini pansiyona çevirmiş hizmet veriyor.