İleri dönüşüm sanatçısı ve tasarımcı Memet Sönmez, çöpe atılmış ahşap parçaları ve eski mobilyaları yeni eşyalar ve sanat eserlerine dönüştürüyor.
İstanbul doğumlu, 62 yaşındaki Sönmez, birçok farklı işte çalıştıktan sonra çocukluktan bu yana ilgi duyduğu, hobisi olan tasarım işine geri dönüş yaptı. Sönmez, 5 yıl önce Balat’ta İstanbul trafiğinin en yoğun olduğu caddelerden biri olan Abdulezelpaşa Caddesi’nde 20 metrekarelik bir atölye kiraladı.
Ufak kesme-doğrama aletleriyle sanata duyduğu ilgiyi geri dönüşümle harmanlayan Sönmez, çöpe atılmış tahta parçalarını ya da terk edilmiş ahşap evlerin tarihten iz taşıyan bölümlerini yeni objeler ve eserlere dönüştürüyor.
Ahşap sandalyeler, yataklar, çürümeye terk edilmiş çeyiz sandıkları, sehpalar, Sönmez’in tasarımı ve dokunuşlarıyla yepyeni eserler haline geliyor. Memet Sönmez, bir kerevet tahtasını kütüphaneye, eski ahşap bir evin yakılmak için bekletilen merdiven basamağını masaya, eski bir gardırop kapağını çerçeveye, eski bir ahşap sandalyenin sırtlığını masa aynasına dönüştürüyor.
Eski bir eşyayı sanatsal bir esere dönüştürmekle yetinmeyen Sönmez, tasarladığı yeni esere uygun bir de kısa hikaye yazıyor.
Bu eserleri atölyesine 250 metre uzaklıktaki showroom’da sergileyen Sönmez, herhangi bir profesyonel pazarlama taktiği kullanmıyor, internet üzerinden satış yapmıyor. Yoldan geçerken işlerini görenler ile yakın çevresi, Sönmez’in eserlerini satın alıyor.
“Genellikle hikayesi olan ahşaplar beni ilgilendirir”
Tasarımcı Sönmez, çalışmaları hakkında AA muhabirine yaptığı açıklamada, çöpe atılan, insanların terk ettiği, bir daha dönüp yüzüne bakmayacağı materyallerle ilgilendiğini söyledi.
Dönüştürdüğü eserlerde sanatsal bir kaygı da güttüğüne dikkati çeken Sönmez, şöyle konuştu:
“Bunları tekrar hayatımıza nasıl döndürürüz, günlük hayatımızda hem görsel hem de işlevsel açıdan nasıl yer alır diye düşünüp taşınıyoruz. Bizim için önemli olan sadece çöpe atılması. Çöpe atıldı biz onu aldık evimize bir raf yaptık, kullandık değil. Aynı zamanda gözümüze hitap edecek, estetik bir kaygısı olacak. Artı hikayesi olursa da gayet güzel olur. Genellikle hikayesi olan ahşaplar beni ilgilendirir. Örneğin, yıkık, cumbalı bir evin kerevet tahtası. Şimdi ben onu şöyle hayal ediyorum, kerevet tahtası üzerinde oturulup kahveler içilmiş, fallara bakılmış. Rum ev sahibi Müslüman kiracısına misafirliğe gitmiş. Yahudisi, kapı çalıp helva getirmiş. Böyle mutlu insanlar aklıma geliyor. Bir merdiven basamağına biraz dikkatli baktığım zaman orada yürüyen insanların, coşan, aşka koşan insanların ayak izleri aklıma geliyor.”
Sönmez, hammadde kaynağının çöpler olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Genellikle kendim çöpleri geziyorum. Komik şeyler de yaşıyorum. İnsanlar beni çöpleri karıştırırken görünce gülüyorlar. Sonra onları atölyeme getirince benim için artık o çöp değil bir hammaddedir, bir tasarım maddesidir. Tabii buna farklı gözlerle bakan insanlar da oluyor. ‘Ahşabı alabilir miyim, şurada mangal yapıyoruz.’ diyorlar. Genellikle vermiyorum. Bazen çok fire verdiğimiz oluyor. O firelerden bazen veriyorum. Çöpe atılmış, artık işlevini yitirmiş, doğada, atmosferde belki de duman ve karbonmonoksit olarak hayatımıza geri gelecek bir şeyi hayatımıza sokarız diye düşünüyorum. Zaten onu çöpte gördüğüm zaman, o nesneye dair hemen kafamda bir tasarım canlanıyor. Onu hemen oradan alıyorum. Götürecek vasıtam yoksa, onu bir yerde saklıyorum. Sonra bir vasıta bulup gelip alıyorum. Daha çok masif ahşaplar ilgimi çekiyor. Bu nedenle daha çok ahşapla ilgileniyorum ve ahşaba yakışan demir objelerle oluyor. Onlarla da tasarımı güçlendirmeye çalışıyorum.”
“Ben ileri dönüşüm yapıyorum”
Sönmez, “Ben bugüne kadar hep kendimi geri dönüşümcü olarak bilirdim” diyerek, şunları kaydetti:
“Aslında ben tam olarak geri dönüşüm yapmıyorum. Ben ileri dönüşüm yapıyorum. Çünkü geri dönüşüm, kırık bacaklı sandalyeyi tekrar sandalye statüsüne kavuşturduğunuz zaman bu geri dönüşüm oluyor. Kırık bacaklı bir sandalyeyi ya da bacakları olmayan bir sandalyeyi alıp talaş yapıp, onu suntaya çevirip o suntadan mobilya yaptığınız zaman aşağı dönüşüm oluyor. Biz bu şekilde yapmıyoruz. Biz bir sandalyeyi onarıp sandalye olarak kullanmıyoruz. Biz bir sandalyeyi bir aksesuar olarak kullanabiliyoruz, sehpa olarak kullanıyoruz. Duvar rafı yapabiliyoruz ya da aplik yapabiliyoruz. Değişik dekoratif bir eser haline getirdiğimiz için hayatımızda daha güzel daha estetik bir yeri oluyor. Aslında biz ileri dönüşüm yapıyoruz.”
Eski bir eşyadan dönüştürdüğü yeni eseri için kısa hikayeler de yazdığını belirten Sönmez, “Satın aldığımız bir şeyin üstünde kullanma kılavuzu yazar, ancak bu tür bir hikayesi hiç yazılmamıştır. Umarım insanlar bu yazdığım hikayeleri beğenir.” dedi.
“Belediyeler bana çöplüklerini açsın”
Geri dönüşüm üzerine bir müze projesinin bulunduğunu dile getiren Sönmez, belediyelere şu çağrıda bulundu:
“Belediyelerin çevre ve temizlik işleri müdürlüklerinin sokaklardan, caddelerden, evlerden topladıkları eşyaları koydukları çöplüklerin kapılarını bana açsınlar. Ben orada kendi işime yarayan, kendi tasarımlarıma yarayan çalışmalar yapayım. Harikulade şeyler üreteyim ve bu ürettiğim tasarladığım şeyleri belediyenin kültür sanat salonlarında sergileyeyim. Böyle karşılıklı dayanışma içerisinde bir şeyler değişir, güzel bir şeyler olur. Çevremiz daha az kirlenir, daha az ağaç kesilir.”