Son zamanlarda trend haline gelen glutensiz beslenmeye karşı uyaran Doç. Dr. Bülent Yaşar, “Glutensiz beslenme herkes için uygun değildir. 2017 ve 2018´de yayınlanan 2 geniş katılımlı çalışmada glutensiz beslenen kişilerde koroner arter hastalığı ve tip 2 diyabet görülme sıklığında artış saptandı. Unutmamak gerekir ki glutensiz beslenme bir zayıflama diyeti değildir, tedavi amaçlı kullanılmalıdır” dedi.
Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bülent Yaşar, son yıllarda popüler hale gelen glutensiz beslenmeye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Yaşar, glutenin buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan bitkisel bir protein olduğunu belirterek “Gluten ilave edildiği ürünlerin kıvam almasını, esnekliğini sağlar, bağlayıcı görevi vardır. Gıda endüstrisinde; ekmek, makarna, bulgur, irmik, hazır soslar ve gıdalarda bulunur. Gıda endüstrisi yanında kozmetik ürünler, diş macunu, tutkal gibi pek çok farklı alanda da kıvam verici özelliğinden dolayı kullanılır. Glutenin içinde bulunduğu buğday, arpa ve çavdar tam tahıl olarak kullanıldıklarında, yani az işlendiklerinde içlerindeki glüteni korurlar. Tam tahıl tüketiminin ise obezite, insülin direnci, şeker hastalığı, kalp damar hastalıkları ve inme gelişiminin önlenmesinde faydalı olduğu pek çok çalışmada gösterildi. Aynı zamanda zengin demir ve B vitamini kaynağıdır. Gluten aynı zamanda bir prebiyotiktir, yani bağırsaktaki faydalı bakterilerin çoğalmasını sağlayan bir gıdadır” diye konuştu.
MODERN TARIMLA GLUTEN İLİŞKİLİ HASTALIKLAR ARTTI
Glutenin zararları olup olmadığını ise Doç. Dr. Yaşar, şöyle değerlendirdi: “Genetik olarak yatkın kişilerde glüten, ince bağırsaklarda alerjik bir uyarı oluşturarak bağışıklık sistemini tetikler ve ince bağırsaklarda hasar oluşturmaya başlar. Bu immünolojik olay gerek sindirim sistemi ile ilgili, gerekse sistemik şikayetlere neden olur. Bu hastalık grubu çölyak hastalığı ve non-çölyak glüten hassasiyeti olarak tanımlanır. Günümüzde modern tarım sonucu genetik değişime uğramış yeni glüten molekülleri hayatımıza girdi. Bu yapılar vücut için daha güçlü yabancı madde uyarısı oluşturmakta, insan fizyolojisi ise bu antijenlere yabancı. Son yıllarda glüten ilişkili hastalıkların hayatımıza çokça girmesinin temel nedenlerinden birisi budur.”
“HERKES İÇİN UYGUN DEĞİL”
Doç. Dr. Yaşar, glutensiz beslenmenin herkes için uygun olmadığına dikkat çekerek, “Maalesef son zamanlarda çok popüler hale gelmesinin temel nedeni daha sağlıklı olduğuna inanılması. Ancak herkes için bu doğru değil. Çölyak hastalığı, non çölyak glüten hassasiyeti, buğday alerjisi ve bir cilt hastalığı olan dermatitis herpatiformis, glutensiz beslenmenin yaşam tazı haline gelmesi gereken hastalıklardır. Hashimoto tiroditi ve tip 1 diyabet hastalarında da glutensiz diyetin faydalı olabileceğine dair kanıtlar var ancak halen rutin önermek için kanıtlar yetersizdir. Huzursuz bağırsak sendromu hastalarının da bir kısmı glutensiz diyet sonucu klinik olarak rahatlamakta” dedi.
DİYABET VE DAMAR HASTALIKLARI RİSKİNİ ARTIRABİLİR
Glutensiz beslenmenin potansiyel zararlarına ilişkin Doç. Dr. Yaşar, şu bilgileri verdi: “D ve B12 vitaminleri, folik asit, demir, çinko, magnezyum ve kalsiyum eksiklikleri görülür. Glutensiz beslenme nedeniyle tercih edilen gıdalar genellikle şeker ve doymuş yağ içeriği yüksek gıdalardır. Metabolik değerlerdeki bozulmalar obezite riskini arttırır. 2017 ve 2018 yıllarında yayınlanan 2 geniş katılımlı çalışmada glutensiz beslenen kişilerde koroner arter hastalığı ve tip 2 şeker hastalığı görülme sıklığında artış saptandı. Gluten bir prebiyotik olduğundan eksikliği bağırsak florasında değişikliklere yol açar. Ayrıca glutensiz ürünler oldukça maliyetlidir. Unutmamak gerekir ki glutensiz beslenme bir zayıflama diyeti değildir, tedavi amaçlı kullanılmalıdır. Sağlıklı bireylerin hayatlarından glüteni çıkarmalarının kanıtlanmış bir faydası yoktur.”