Bu ay Avrupa’nın güneyine İspanya’ya gidiyoruz! İber Yarımadası’nda bulunan bir başkent, merkezinde dağlar ve doğal parklarla çevrili Madrid’deyiz! Sanatın eğlenceyle birleştiği deli dolu bir yer. Futbolun kralları bu şehirde yaşıyor, boğa güreşleri tüm dünyadan gezginleri kendine çekiyor. Aynı zamanda İspanyol Kraliyet ailesine ev sahipliği yapan Madrid, 3,5 milyon nüfusuyla İspanya’nın ekonomik, sanayi merkezi ve en büyük şehri.
YEŞİL ŞEHİRLERDEN
Avrupa’nın güneyine seyahat etmek isteyenler, bu zamanların en uygun mevsim olduğunu söyleyebiliriz. Madrid pahalı bir şehir değil. Üstelik pek çok aktiviteyi de bünyesinde barındırıyor. Doğal güzelliğiyle de sizleri büyüleyecek olan Madrid, park ve bahçeleriyle Tokyo’dan sonra en yeşil ikinci başkent. İşte Madrid gezi rehberi…
SOL MEYDANI
(PUERTA DEL SOL)
Puerta del Sol, Madrid’in merkezi. ‘Güneşin kapısı’ olarak adlandırılan bu bölge aynı zamanda Madrid gezilerinin en önemli uğrak yerlerinden. Puerta del Sol Meydanı, 1766’da Esquilache isyanı, 2 Mayıs 1808’de Napolyon’un birliklerine karşı direniş ve 1812’de III. Fernando’nun taç giyme töreni gibi birçok farklı tarihi olaya tanıklık etti.
Dünyanın önemli markaların mağazalarını bulabileceğiniz bu meydan; politik eylemler için buluşma noktası, sokak sanatçılarının ise uğrak yeridir. Kral Carlos III’e ait bir heykel, saat kulesi, ayı ve ağaç heykeli ve Madrid’in merkezi olarak kabul edilen bir kaldırım taşı (km 0) bu meydanda bulunur.
MAYOR MEYDANI
(PLAZA MAJOR)
Puerta del Sol Meydanı ile birlikte Madrid’in bir diğer önemli meydanıdır. Meydanın ortasında, 1916’da Jean Boulogne ve Pietro Tacca tara-
fından yaptırılan Kral
III. Philip’in
bronz bir heykeli bulunuyor. Mayor Meydanı’nın çevresi 237 balkonu olan 3 katlı binalarla çevrilmiştir ve 9 çıkış kapısı vardır. Meydanın mimari planını ünlü bir matematikçi olan Juan de Herrera çizmiştir. Mayor Meydanı, tarih boyunca pazar yeri, boğa güreşleri, taç giyme törenleri, kraliyet düğünleri gibi amaçların yanında engizisyon tarafından cezalandırılan insanların asıldığı ve yakıldığı meydandır.
PLAZA DE ESPANA
Madrid’de trafiğin en yoğun olduğu noktalardan birinde yer alan Plaza de Espana, aynı zamanda popüler bir buluşma noktası Madrid halkı için. Meydanın en büyük simgesi 26 katlı Edificio Espana binası.
GRAN VİA
Madrid’de 19’ncu yüzyılın ortalarında gelişen orta sınıf, kentin sınırlarını dışa doğru zorlamaya ve genişleme için yoksul bölgeleri tahrip etmeye başlandığında geniş bulvar Gran Via için kolları sıvamanın zamanı gelmişti. Modern Madrid’in sembolü olacak bulvarlar için karar 1910 yılında verilmiş. Bu cadde üzerinde dünyaca ünlü alışveriş mağazaları ve Madrid’in simgeleri olan binalar bulunuyor.
MADRİD KRALİYET SARAYI
Madrid Kraliyet Sarayı, İspanya Kraliyet Ailesi’nin Madrid’de bulunan ikametgâhı olup, sadece devlet törenleri için kullanılmaktadır. Kraliyet Sarayı Madrid’in en önemli turistik mekanlarından biridir. İspanyollar tarafından Palacio Real olarak bilinen Kraliyet Sarayı, 18 ve 19’ncı yüzyıllarda, 1734 yılında Noel arifesinde ateşe verilen eski Alcázar’ın yerine inşa edildi. Plaza de la Armeria, Campo del Moro Parkı, Sabatini Bahçeleri, Plaza de Armas ve İspanyol Kraliyet heykelleri koleksiyonu ve Plaza de Oriente ile çevrili olan Madrid Kraliyet Sarayı, güzel ve etkileyici bir dış mekâna sahip. Sarayı ziyaret ettiğinizde, Caravaggio, Velazquez ve Goya gibi ünlü sanatçıların yanı sıra Corrado Giaquinto, Giovanni Battista Tiepolo ve Anton Raphael
Mengs gibi sanatçıların
fresklerini görebilirsiniz.
Sarayın iç dekoru, porselen koleksiyonları, saatler, gümüş eşyalar ve zengin mobilyalarla tamamlanmış.
SAN ISIDRO KATEDRALİ
San Isidro Katedrali, aynı zamanda Colegiata ya da San Collegiate Kilisesi olarak da bilinir. Pedro Sánchez tarafından yapılan bir tasarıma göre 1622 ve 1664 yılları arasında Colegio Imperial de la Compañía de Jesús (Cizvit Koleji) kilisesi olarak inşa edilmiştir. 1789’da Cizvitler’in III. Charles tarafından sınır dışı edilmesinden sonra, bina İspanya’nın en ünlü Barok / Neoklasik mimarlarından biri olan Ventura Rodríguez tarafından yenilenmiştir. Sanat tarihi açısından kilise, Sebastián Herrera’nın bir altarpasını ve Claudio Coello, Herrera ve Ricci’nin tablolarını ve Juan Pascual de Mena’nın heykellerini içerir. San Isidro (St. Isidore) Madrid’in (Hem tarım işçilerinin yanı sıra) koruyucu azizidir ve şehir her 15 Mayıs’ta onuruna yıllık alaylar düzenlemektedir.
LOPE DE VEGA
(CERVANTES) EVİ MÜZESİ
Madrid’de bulunan İspanya’nın ‘Altın çağ’ yazarı Lope de Vega’nın (Cervantes) evidir. Vega Evi Müzesi, 16’cı yüzyılda inşa edilmiş. 1610 yılında yazar tarafından satın alınan bu evde 1635 yılında ölümüne kadar 25 yıl boyunca yaşadı ve orada kaldığı süre boyunca en büyük oyunlarını ve şiirlerini yazdı. Müzede, İspanyol edebiyatının ‘Altın çağı’na ait birçok el yazması kitap bulunuyor.
MERCADO DE SAN MİGUEL
19’ncu yüzyıldan günümüze kadar gelmiş modern İspanyol pazarı. Demir iskeletli bir binada kurulan pazarda taze yiyeceklerin çoğunu bulabilirsiniz. Turistler için ideal! Zira büyük restoranlarda büyük paralar vermek yerine buraya gelebilirsiniz. Ayaküstü bir şeyler atıştırıp Madrid’i gezmeye devam edebilirsiniz.
LA LATİNA
La Latina semti, komşusu Lavapies’le birlikte Madrid’inin merkezi olarak kabul edilir. Dik ve dar sokakları, sıra sıra dizilmiş İspanyol
evleri ve bohem insanlarıyla gezilmeye değer bir mahalle.
PRADO MÜZESİ
Prado Müzesi’nde özellikle Velazquez ve Goya’nın eserleriyle 12’nci yüzyıldan 19’ncu yüzyıla kadar İspanyol resminin en kapsamlı koleksiyonu sunuluyor. Müzede sadece İspanyol eserler yok yanında Flaman ve İtalyan eserleri de bulunmaktadır. Müzenin en önemli eserleri; ‘Çobanların Tapınması’, ‘Üç Güzeller’, ‘Dünya Nimetleri Bahçesi’ ve ‘Meryem’e Müjde’dir.
RETİRO PARKI
Madrid’in şık semtlerinden biri Jeronimos’ta yer alıyor. Madrid’de hafta sonları insanların kendini yeşile bırakmasıyla biliniyor.
17’nci yüzyılda yalnızca Kraliyet Ailesi tarafından kullanılan park; 1869 yılında tamamiyle halka açılmış. Burada isterseniz yeşile doyabilir, teknelerle gölde tur atabilirsiniz.
Ne Yenir?
Gelelim Madrid’te ne yenilir ne içilir kısmına… Madrid büyük ve dünyanın pek çok yerinden milleti bünyesinde barındırdığı için elbette mutfağı zengin. Lakin bizim damak tadımıza pek uygun olduğunu söyleyemeyiz. Ama yine de sizlere birkaç öneride bulunabiliriz.
Tapas: Sadece Madrid’te değil tüm İspanya’da çeşit çeşit tapas bulabilirsiniz. Peki nedir tapas? Meze türü yiyeceklerin tamamı ‘Tapas’ olarak isimlendiriliyor.
Genellikle bir kişilik küçük porsiyonlar halinde olan tapasları biraz daha fazla almak isterseniz ‘Pinch’, daha çok alıp 3-4 kişi paylaşmak isterseniz de ‘Racion’ olarak sipariş vermelisiniz. Tapas yiyecekleri tam olarak nedir derseniz? Bir kâse zeytinden patates kızartmasına, zeytinyağlı domatesten yumurtalı yiyeceklere kadar atıştırmalık olarak tüketilebilen her türlü yiyecek bu kapsama giriyor. Damak tadınıza göre istediğinizi seçmek size kalmış.
Tortilla: ‘İspanyol omleti’ de denilen tortilla aslında patatesli omlet diyebiliriz. Ve hayır, bizdeki gibi kahvaltıda değil akşam yemeğinde yeniyor. Aslında bu bir çeşit tapas da sayılabilir. Ekmek arası sandviç versiyonunu alırsanız bir yandan yerken bir yandan da Madrid sokaklarının tadını çıkarmaya devam edebilirsiniz.
Bodadillo de Calamares: Madrid’le özdeşleşen bir atıştırmalık yiyecek arıyorsanız bu olsa olsa Bodadillo de Calamares olurdu. Una bulanmış kalamar kızartmasıyla yapılan sandviçin içinde ayrıca domates, biber sosu veya mayonez de bulunabiliyor.
Paella: Tüm İspanya’nın yerel ve ünü dünyaya yayılmış lezzeti paella Madrid’de de denemeniz gereken bir tat. Safranlı pilavın çeşitli deniz ürünleri, tavuk ve sebzeyle yapıldığı bu zengin yemek Madrid’de ne yenir diye düşünenler için ideal bir yerel lezzet.
Churros con Chocolate: Kızarmış hamur bezelerinin çikolata sosuna batırılmasıyla yapılıyor ve dayanılmaz bir lezzeti var. Churros con Chocolate yemeden dönmeyiniz ve her ne kadar hepsinin başarılı olduğunu söylesek de Chocolatería San Ginés’dekileri mutlaka tatmanızı tavsiye ederiz.