Elmalı davası, çocuk istismarı gerçeğini hepimize tekrar hatırlattı. Çocuklarımızı korumakta zorlandığımız, büyük endişeler taşıdığımız günümüzde ‘Bir çocuğun istismara uğradığını nasıl anlarız ve onları nasıl koruruz?’ sorularının cevabını aradık
Türkiye, günlerdir Elmalı davası ile çalkalanıyor. Antalya’nın Finike ilçesinde, kız çocuğu G.E.G. (7) ile ağabeyi İ.E.G.’nin (10), cinsel istismara uğradığıyla ilgili iddialar ülkenin gündeminde. Olay geçtiğimiz yıl haziran ayında savcılığa giden babaannenin ihbarı üzerine ortaya çıktı. 6 ve 9 yaşındaki iki torununun cinsel istismara uğradığını iddia eden babaanne, eski gelini Merve A. ve eşi Rahmi A. ile gelinin erkek arkadaşlarından şikayetçi oldu.
Koruma altına alınan iki çocuk, anneleri, üvey babası ile iki kişinin kendilerine istismarda bulunduğunu hem yazarak hem de çizerek anlattı. Detayları oldukça can yakan olayda çocukların yaptığı çizimler de soruşturma dosyasına girdi. Geçtiğimiz günlerde davanın üçüncü duruşması görüldü. Sanıkların suçlamaları kabul etmediği davada, Merve A. ve Rahmi A. adli kontrolle serbest bırakıldı.
Çocuk ve taciz/tecavüz kelimelerinin yan yana dahi gelmemesi gerekirken maalesef istismar gerçeği bu ve benzeri olaylarla yüzümüze çarpıyor. Peki bizler ne yapacağız? Çocuklarımızı istismardan nasıl koruyabiliriz? Böyle bir durumun yaşandığını nasıl anlayacağız?
Özel bir üniversitede Çocuk Gelişimi Bölümü Program Başkanı Öğr. Gör. Merve Mercan ve Uzman Psk. Dan. Serap Melek Kılıç’a sorduk.
İLK VERECEĞİNİZ TEPKİ ÇOK ÖNEMLİ
Bir çocuğun cinsel istimara uğradığını nasıl anlarız? Neler gözlemlenmeli?
Serap Melek Kılıç: Çocuklar cinsel istismara uğradıklarında bazen dış uyaranlara karşı aşırı tepkisel travma sonrası yaşadıkları stresten kaynaklı olarak gergin huzursuz hatta bazen agresif olabilirler. Uyku problemleri, kendini aşırı temizleme isteği, bazen akademik başarıda düşüş, sosyalleşme isteğinde azalma, bazen de yeme problemleri ortaya çıkabilir. Bu konu hakkında konuşmak istemeyen çocuk genellikle reddetme konuyu, kapatmaya çalışma ve durumu yok sayma eğiliminde olabilir bu anlamda ebeveyn tutumu çok çok önemlidir.
Böyle bir durumu fark ettiğimizde çocuğa nasıl yaklaşmalıyız, ne yapmalıyız?
Serap Melek Kılıç: Eğer ki çocuğunuzun cinsel istismara maruz kaldığını hissettiyseniz ona ilk vereceğiniz tepkiler sonraki sürecin temel belirleyicisi olacaktır. Bu anlamda çok dikkatli olmanız ve cümlelerinizi seçerek kurmanız aşırı duygusal tepkilerden kaçınmanız çok çok önemli.
Ağlama, bağırma, feryat etme gibi tepkiler çocuğun yaşadığı şeyin travmasını daha büyük şekilde yaşamasına sebep olabilir. Onu dinlerken sakinliğinizi korumak, konuşmak istemediğini hissettiğiniz anda frene basıp bir süreliğine konuyu tamamen kapatmak, o hazır hissettiğinde tekrar konuyu açmak gerekir. En önemlisi bu konuyu fark ettiğiniz ilk anda hemen bir uzman desteğine başvurarak hem psikolojik olarak süreci yönetme adına hem de çocuğun haklarını korumak ve suçluları cezalandırmak adına sakin ve doğru adımlar atmak önemli.
Konuyu mümkünse yakın çevreyle çok detaylı paylaşmadan çocuğun mahremiyetine saygı duymak ve sakince hareket ederek daha da ajite olmasına engel olmak çok önemli bir detay.
BAZI BELİRTİLER OLDUKÇA SOMUT OLUYOR
Çocukların yaptığı resimler cinsel istismar yaşadığı konusunda ipucu verir mi?
Merve Mercan: Cinsel istismara uğramış çocuklarda bedensel, davranışsal, duygusal, cinsel bazı belirtilerin ortaya çıktığını görüyoruz. Bazı belirtiler oldukça somut olabiliyor ve anlaşılabiliyorken bazıları da ancak yetişkinlerin çocuk tarafından sunulan ipuçlarını iyi okuyabilmeleriyle mümkün olabiliyor.
Çocuğu her açıdan gözlemleme, oyunlarını, resimlerini değerlendirme gibi yöntemler bu anlamda çocuğun dünyasına girebilmemizi sağlayan önemli bir anahtar niteliği görüyor. Oyun ve resim, çocuklar için günlük yaşantılarında karşılaştıkları mutlulukları, merakları, korkuları, travmaları, daha birçok duyguyu ve durumu özgürce yansıtabilecekleri iki kavramdır. Başka bir ifadeyle oyun ve resim çocukların öğrenme, öğrendiklerini pekiştirme ve sorunları ile baş etme yöntemlerinden en önemlileridir.
Çocukla çalışan meslek grupları olarak biliyoruz ki bu yöntemler çocuğa doğrudan sorduğumuz sorulardan daha işlevseldir. Çünkü çocuklar duygularını ifade etmekte ve yaşadıkları travmatik bir olayı söze dökmekte zorlanabilecekken doğal yeteneklerinden olan resim ve oyunla ayrıca bir çaba göstermeden yaşadıklarını ifade edebilirler.
Cinsel istismara uğramış çocuklarda görülen cinsel belirtilerden sayabileceğimiz yaşı ile uyumsuz cinsel bilgiye sahip olma, oyunlarında gerçek bir cinsel ilişkiyi canlandırma, penetrasyon içeren mastürbasyon davranışı, sürekli olarak cinsel oyunları tercih etme, resimlerinde cinsel objelere yer verme gibi belirtiler cinsel istismarın sonuçlarından olduğu gibi tanılanmasında da oldukça yardımcı olan belirtilerdir.
‘RESİM ÇİZERKEN KULLANDIKLARI RENKLER, KAĞIDI TUTUŞU BİLE ÖNEMLİ’
Yaşanan son olayda istismara uğramış çocuğun çizimlerinin sosyal medyada yayılması ile resim analizine olan merakın doğal olarak artması bazı soru işaretlerini de beraberinde getirmiştir.
Resim analizi çoğu zaman tek başına kullanılmaması gereken, diğer değerlendirme yöntemleri ile desteklenmesi ve elde edilen tüm sonuçların birleştirilerek yorumlanması gereken önemli bir değerlendirme yöntemidir. Öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gereken bazı adımlardan oluşur ve bu konuda eğitim almış uzmanlar tarafından uygulanması önerilir. Ancak çocuk istismarının gündemden düşmediği bu dönemde konuyla ilgili genel bir bilgilendirmeye duyulan ihtiyaç da artmıştır.
Çocukların resimleri değerlendirilirken; resim çizerken tutumları, kullandıkları renkler, çizgiler, kağıdı kullanma biçimi, resmin kağıt üzerinde konumlandırılışı gibi faktörlere dikkat edilir. Ardından kullandıkları imgeler, resmin genel enerjisi, çocuğun resimle ilgili söylemleri değerlendirilir. Tüm bunlara ek olarak çocuğun öyküsü de muhakkak alınır.
Cinsel istismara uğramış çocukların resimlerinde bazı benzerlikler olmakla birlikte her resmin her çocuk gibi birbirinden farklı olabileceği de unutulmamalıdır. Her çocuğun problem çözme yöntemi aynı olmadığı gibi problemleri yansıtma biçimi de aynı olmayabilir. Örneğin aile içi şiddete maruz kalan üç çocuktan biri bu travmayı resmine olduğu gibi yansıtırken diğeri resim çizmeyi reddedebilir. Bir diğeri ise başa çıkma yöntemi olarak hayalindeki mutlu yuvayı resmedebilir. Burada çocukla ilgili diğer bilgilere, gözlem yapmaya ve çocuğun söylemlerine ihtiyaç duyarız.
RESMİN ENERJİSİ CİNSELLİĞİ ÇAĞRIŞTIRIYORSA…
Hangi objeleri, figürleri çizerse şüphelenmeliyiz?
Merve Mercan, bunları birkaç başlık altında detaylandırıyor:
– Çocuğun resimlerinde yaşıyla uyumlu olamayacak kadar cinsel öge bulunması, doğrudan cinsel ögeler bulunmasa da bunları anımsatacak gizli imgeler kullanılması veya resmin enerjisinin cinselliği çağrıştırması
Çocukla çalışan meslek grupları veya ebeveynler genellikle bu ögeleri gördüklerinde ilk olarak cinsel istismarı akıllarına getirirler. Çünkü bu ögeler cinsel istismarın önemli ipuçlarındandır. Ancak çocuğun yakın zamanda sünnet edilmiş olması, cinsel bölgeyi içeren bir ameliyat geçirmesi, yeni kardeşi olan bir çocuğun annesini emzirirken görmesi gibi durumlarda da bu ögelere sıklıkla yer verdiğini görürüz. Burada yine ek değerlendirme yöntemlerine ve çocukla ilgili detaylı öyküye ihtiyaç duyarız.
– Sürekli olarak aynı rengin tercih edilmesi, siyah ve kırmızının yoğun olarak kullanılması, tekrar eden renk seçimleri ve tekrar eden resimler
Tekrar eden resimler travmatik yaşantısı olan birçok çocuğun resimlerinde görülmektedir. Çocuk bu konu üzerinde kontrol kazanana, rahatlayana, olayın etkisi hafifleyene kadar çizmeyi tercih eder. Çizimlerinde bazen istismarcısını cezalandırır, bazen olayı olduğu gibi yansıtır, bazen de kendisini resmeder.
– Vücudun bir bölümünün veya belden aşağısının çizilmemesi, yoğun olarak istismara uğradığı bölgeleri bir çizgi veya kırmızı ile belirtmesi
Çocuklar yaşadıkları istismar sonrasında kendilerini çizmeleri istendiğinde, sadece baş, belirsiz bir yüz ifadesi çizebilir veya gövdeyi de çizer ancak belden aşağısını çizmeyebilir. Burada yine çocuğun daha önce bir operasyon geçirip geçirmediği, fizyolojik başka bir rahatsızlığının olup olmadığı önem kazanmaktadır. Kırmızı renk vücut üzerinde belirgin bir noktada belirgin bir şekilde kullanıldığında o bölgeye dair acı, ağrı ya da travmayı belirtir. Özellikle kanser yaşantısı olan ya da organ nakli gerçekleşen çocukların resimlerinde bu yöntemle oldukça fazla karşılaşırız.
– Bozuk insan vücudu imgesi, çizim yeteneği gelişimine uygun olmasına rağmen çocuğun kendi resmini karalamalar şeklinde çizmesi, resimlerinde fazla gölgeleme kullanması
Bunun nedeni yaşadıkları istismardan sonra çocukların insan figürü çiziminde zorlanmalarıdır. Başka resimlerde görülmeyen gelişim geriliği düşündürecek durumlar insan resimlerinde karşımıza çıkabilir. Resimde fazlaca gölgeleme kullanılması da kaygının dışa vurulduğu önemli ipuçlarından biridir.
– Çizimlerinde özellikle bir kişiyi çizerken fazla düzeltme yapması veya silgi kullanması, çizdikten sonra tamamen silmesi, çizerken kalemi fazla bastırması veya belli belirsiz çizmesi, bir kişiyi resimlerinde felaket senaryolarına maruz bırakması
Burada çocuğun istismarcısına karşı tutumlarını yansıtabildiğini söyleyebiliriz. İstismar eden komşusunun depremde enkaz altında kalıp ölmesi gibi örnekler verebilirler, istismarcısını sevip istismar davranışını sevmediğinden resimlerinde o kişiye yer verip vermemek konusunda kararsızlık yaşayabilirler. Ancak burada da çocuğun mizacı ve tüm resimlerinde tüm figürlere karşı aynı tutumu izleyip izlemediği konusunda dikkatli olunmalıdır.
Çocuk resimleri ve değerlendirilmesi ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Merve Mercan:
1- Resimler tek başına değerlendirilmemeli, ek değerlendirme yöntemleri ve çocuğun öyküsü ile değerlendirilmelidir.
2- Çizim öncesi, sırası ve sonrasında çocuk dikkatlice gözlemlenmelidir. Çizim öncesinde tutumları incelenmeli, çizim sırasında kesinlikle müdahale edilmemeli, çizim sonrasında resmi anlatması istenmeli, anlatmakta güçlük çekiyorsa açık uçlu sorularla anlatması sağlanmalıdır.
3- Resim analizi yaparken problem durum bulmaya eğilimli olunabileceği unutulmamalı, bu nedenle sağlıklı resim özellikleri de bilinmelidir ve her iki ihtimal düşünülerek değerlendirme yapılmalıdır.
4- Bu yazıdaki bilgilerin resim analizi konusunda oldukça genel bilgiler içerdiği, resim analizinin oldukça kapsamlı bir konu olduğu unutulmamalı ve ihtiyaç duyulduğunda bu konuda eğitim almış bir uzmana başvurulması gerektiği bilinmelidir.
5- Çocukların yaptıkları resimler izinsiz şekilde kesinlikle paylaşılmamalıdır.
ZORLA ÖPMEYİN Kİ, İSTEĞİ DIŞINDA ÖPTÜRMEMEYİ ÖĞRENSİN
Bunu yaşayan çocuklar korkudan ailelerine anlatamıyorlar. Çocukları cinsel istismar konusunda önceden bilinçlendirmek ve onlar istismardan korumak için ne yapabiliriz?
Serap Melek Kılıç: Çocuklarınızın tehditlere açık hale gelmesine engel olmak, kendi hak ve sınırlarını korumak adına yapılacak en güzel şey.Sizi reddettiği anlarda ona saygı duyarak anlamaya ve uzlaşmaya vararak çözüm bulmaya çalışmanız gerekir. Keskin reddetmeler, korkutarak susturmalar ve tehditkar iletişim çocukları dış tehditlere karşı da korunmasız ve cesaretsiz yapacaktır.
- Bedenlerine kimsenin dokunamayacağını, yabancıların sözle, gözle, elle veya akla gelebilecek hiçbir şekilde kendisine, bedenine ve mahrem alanına girme hakkı olmadığını öğretin. Bunu yaparken de önce siz ona saygı duyun.
- Zorla öpmeyin ki, öptürmemeyi öğrensin,
- Hata yaptığında şiddet uygulamayın ki kimsenin uygulamasına izin vermesin,
- Yakın akraba komşu gibi kişilerle (yaşı küçük ve ergenler dahil) baş başa bırakmayın ki oyun sanıp kanmasın,
- Yabancıların sizin gözünüzün önünde ona şeker çikolata verip makas almasına izin vermeyin ki, sizin olmadığınız yerde de kabul etmesin,
- Başkalarının yanında soyup üst baş değiştirmeyin ki çıplaklığın anlamını bilsin,
- Tuvalette kapı kapatıldığını ve başkalarının bedenine de kendi bedenine de saygı duyması gerektiğini anlatın ki mahremiyeti öğrensin.
- En önemlisi; ona her gün gününün nasıl geçtiğini sorun ki, kırıldığı, üzüldüğü, korktuğu veya kötü hissetmesine sebep olan bir olay yaşadıysa eğer erkenden haberiniz olsun ama sakın “sakın bir daha gitme oraya, ben sana demedim mi” gibi sözlerle korkutmayın ki sizden hiç bir şeyi saklamadan anlatsın.