Eğitim öğrenim döneminin bitmesiyle, derslerinde başarılı olamayan çocuklarıysa ‘karne korkusu’ sardı. Peki çocuklar neden kötü karne getirir? Bu onların başarısız olduğunu mu gösterir? Karnesi kötü olan çocuğa nasıl davranmak gerekir? Uzmanların konuya ilişkin açıklamaları şöyle…
Kötü karne getirmenin nedenleri nelerdir?
Çocuğun karnesinin iyi olmasında şunlar etkilidir:
- Çalışma alışkanlıklarının kazanılması,
- Evde ders çalışma ortamının uygun olması,
- Sorumluluk duygusunun yerleşmiş olması,
- Duygusal sorunlarının yoğun olmaması,
Eğer çocuğunuz iyi karne getirmiyorsa, bu dört faktörün değerlendirilmesinde yarar var. Başarıyı etkileyen tek faktör zeka olmadığı için, iyi olmayan karnenin düşük zeka göstergesi olduğunu söylemek doğru olmayacaktır.
Karnesi iyi olmayan çocuk hayatta başarılı olamaz mı?
Karne çocuğun tüm performansını yansıtmaz. Yani notları çok yüksek bir çocuğa, hayatta çok başarılı olacağı söylenemez. Tersi de geçerlidir. Karnesi iyi olmayan bir çocuğun yaşamında çok başarısız olacağı söylenemez. Her çocuğun başarılı olabileceği yönleri muhakkak vardır. Bu özellikleri açığa çıkarmak ailenin ve eğitim sisteminin görevidir.
Çocuğun ailesi tarafından kabul edildiğini bilmesi neden önemli?
Bir çocuğun ailesi tarafından olduğu gibi kabul edilmesi çocuk açısından çok önemlidir. Derslerindeki başarı ya da başarısızlığı ailesiyle olduğu gibi patlaşabilmek ve ailesi tarafından kabul hissini yaşamak çocuğu rahatlatır. Çocuk ailesinin sadece başarılarını kabul edeceğini düşünürse, bu durumda not düzeltme, yalan söyleme gibi dürüst olmayan yollara başvurabilir.
Çocuğu karne alan ebeveynlere öneriler…
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Betül Mazlum, karneye 5 doğru yaklaşımı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Kardeşi ya da yaşıtıyla kıyaslamayın
Öncelikle başarının göreceli bir kavram olduğunu, her çocuğun farklı yetenekleri ve farklı alanlarda güçlükleri olduğunu bilin. Bu doğrultuda çocuğunuzu kendi içinde kendi donanımı doğrultusunda değerlendirin ve bununla orantılı bir başarı bekleyin. Kardeşiyle ya da çevredeki diğer çocuklarla kıyaslamayın. Ders dışında resim, müzik, spor gibi alanlarda da destekleyin ve bu alanlardaki başarılarına vurgu yapın. Aksi halde “Notlarım yüksekse ben başarılıyım ve ancak o zaman ailem için değerliyim, sevilirim” gibi hatalı ve son derece sakıncalı bir algının çocuğunuzda yerleşmesine neden olursunuz ki bu çocuğunuzun ruh sağlığını oldukça olumsuz bir şekilde etkileyecektir. Onları koşulsuz sevdiğiniz ve benimsediğiniz mesajını her fırsatta verin.
Davranış değerlendirmelerine de vurgu yapın
Karnedeki ders notları, çocuğunuzun başarısını değerlendirmede tek kriter olmamalı. Derslerden alınan notlar kuşkusuz önemli ancak karnede dikkat edilmesi ve vurgulanması gereken tek nokta değil. Ders notları yeterince başarılı olmasa da eğer davranış puanları iyiyse ve okulda olumlu davranışları ile öğretmenlerinin beğenisini toplamışsa karneyi kaygıyla elinize veren çocuğunuza sadece aldığı notlar değil, davranışları ile de ilgilendiğinizi gösterin ve onu taktir edin. Ancak daha sonra ders notlarına dikkat çekerek, onunla bu sonucun olası nedenlerini ve çözüm yollarını konuşun.
Üslubunuza dikkat edin!
Çocuğunuzla başarı düşüklüğünü konuşurken üslubunuza, seçtiğiniz kelimelere dikkat edin. Kesinlikle yüksek bir ses tonu kullanmayın, sevgi dolu ve onu anlamaya çalışan bir üslup içinde olun. Asla onlarla alay edici, onları incitici, aşağılayıcı bir şekilde konuşmayın. Sözel ve fiziksel şiddetten kaçının! Aksi taktirde çocuğunuzu ruhsal açıdan örselemekle birlikte telafisi güç yaralar açmış olursunuz. Olumsuz bir tavır içinde olduğunuz taktirde çocuğunuzun kendilik algısında sorunlara, özgüven eksikliklerine ve kişilik gelişiminde bazı sorunlara sebebiyet vermeniz kaçınılmaz olur. Karne notları ne olursa olsun onun yanında olup ona sizin için değerli olduğunu söyleyin ve bunu hissettirin.
Kendinizi sorgulayın
Eğer ortada bir başarısızlık varsa bu sadece çocuğa ait bir başarısızlık değil şüphesiz. Eğitim öğretim dönemi boyunca çocuğunuzun okul durumunu yakından gözlemlediniz mi? Desteğe ve yardıma ihtiyaç duyduğu her noktada yanında olup yol gösterdiniz mi? Çözüm yolları arayıp yardımcı oldunuz mu? Bunları yapmamış, çocuğunuz ile hem duygusal hem akademik olarak yeterince ilgilenmemişseniz ve sene sonunda ortada bir başarı eksikliği varsa bunda kuşkusuz sizin de payınız bulunmaktadır. Bu durumda olası çözüm yollarını araştırırken kendinizi de sorgulamalı ve gerekli dersi almaktan kaçınmamalısınız.
Ödülde aşırıya kaçmayın
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Betül Mazlum “Nasıl ki kötü karne getiren çocuğa fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamamak gerekiyorsa, başarılı bir karne getiren çocuğa da abartılı övgüde bulunmamalı, pahalı ödüllerden kaçınmalısınız. Çocuk herşeyden önce kendisi ve geleceği için çalışıp başarılı olması gerektiğinin bilincinde olmalıdır. Çocuğunuz ile bu başarıya nasıl ulaştığı, hangi olumlu davranış kalıpları ile bunu başardığı, bu aşamaya gelirken karşılaştığı zorluklar ve bulunan çözüm yollarını konuşarak, gelişen becerilerine ve kazanımlarına da vurgu yapmalısınız” diyor.
Çocuğunuzun karnesindeki notlar düşükse bu hataları yapmayın!
Psikolog Sena Sivri karne gününde çocuğa nasıl yaklaşımda bulunulması gerektiğini anlattı, önemli önerilerde bulundu.
Sözel şiddete başvurmak
Sözel şiddet yapılmaması gerekenlerin en başında yer alıyor. Çünkü bu davranış çocuğun psikolojisinde, özgüven ve benlik algısında derin izler bırakabiliyor. Örneğin çocukta otoriteden korkma, geri çekilme, altına kaçırma gibi erken dönem yaşlarına ait davranışların ortaya çıkması gibi problemler gelişebiliyor. Bunun sonucunda çocuğun özgüveni zarar görüyor ve sosyal iletişim becerileri ile başarıya dair algısı, karar verme yeteneği olumsuz etkileniyor.
Ceza vermek
Ceza vermek yerine düşük notların sebebini belirlemek, iyileştirmeye yönelik planlama yapmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ayrıca karnesindeki düşük notlarını onunla konuşmalı; kötü notların nedeninin neler olabileceği araştırılmalı ve bunun çözüm yollarına gidilmeli. Doğru iletişim sayesinde çocuk karnesindeki zayıf notlarda kendi rolünün farkına varıp, gerekli sorumlulukları üzerine alacaktır.
Akranlarıyla kıyaslamak
Psikolog Sena Sivri karneye yaklaşımda yapılan bir başka önemli hatanın kıyas yapmak olduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor: “Çocuğunuzu asla akranlarıyla kıyaslayarak eleştirmeyin. “Bak arkadaşın Ali’nin karnesi ne kadar iyi!” gibi söylemlerden mutlaka uzak durun. Diğer akranları ve kendi çocukluğunuzla kıyaslama yapmanız onun yetersizlik duygularını pekiştirir. Özgüveni, şevki kırılır ve geri çekilmesine sebep olur.”
Bu cümleleri sarf etmek
Karnedeki ara notlarını kimliğine ait bir özellikmiş gibi yaftalamaktan kaçınmak çok önemli. “Sen tembelsin, yaramazsın, aklın beş karış havada!” gibi söylemlerden uzak durmak gerekiyor. Bu tip cümleler çocukta “Ben hiçbir işe yaramıyorum, hep başarısızım ve öyle kalacağım” algısına sebep oluyor. Başarısızlık geçicidir. Çocuk bir alanda başarısız ise ilgi alanları değerlendirilip iyileştirmeye yönelik neler yapılacağına bakılması gerekiyor.
Notlara dair tüm sorumluluğu ona bırakmak
Karne, her ne kadar çocuğun akademik başarısı ve gelişimi alanında veriler verme özelliği taşısa da bunları etkileyen birçok faktör var ve ailenin rolü büyük önem kazanıyor. Sorumluluk sadece ona yüklenip yalnız bırakıldığında çocuk kendini önemsiz, değersiz ve yalnız hissediyor. Dolayısıyla her zaman yanında olacağınızı ve karne notları ne olursa olsun değerli olduğunu ona hissettirin. Örneğin eğitim hayatındaki başarısını artırmak için ‘Bizim yapabileceğimiz bir şey var mı?’ diye sorun. Karne çocuğun sadece ders başarısını göstermez. Ders çalışma alışkanlıkları, okuldaki sosyal ilişkileri, ilgi alanları, öğrenmeye yönelik tutumu ve ailenin çocuğun eğitim hayatıyla, ilgi ve yetenekleriyle ne kadar ilgili ve bilgili olduğunu da gösteriyor. Aslında karnenin sırf çocuğun değil, ebeveynlerin de karnesi olduğunu unutmayın.
Çocuğunuzun karnesindeki notlar yüksekse bu hataları yapmayın!
Aşırı övgüde bulunmak
Karnesindeki notları yüksek olan çocuğa aşırı övgüde bulunmak sorumluluk ile başarı algısının yanlış şekillenmesine ve çevresini bu yanlış algıyla değerlendirerek ilişkilerinde problemler yaşamasına yol açabiliyor. Aynı zamanda başarısızlık korkusunun artmasına ve ileriye dönük kaygısının yoğunlaşmasına neden olabiliyor.
Pahalı ödüller almak
Çocukta “İyi ve değerli şeyleri ancak başarılı olursam hak ediyorum, aksi takdirde iyi ve değerli şeylere kavuşamam” gibi bir düşünceye yol açabiliyor. Aynı zamanda her başarı elde ettiğinde karşılığı olarak büyük beklentiler içine girmesine, uzun vadede eğitim ve iş hayatında bu beklentisi karşılanmadığında mutsuz olma, performansında düşme gibi problemlerle karşılaşmasına sebep olabiliyor. Psikolog Sena Sivri çocuğa tablet ve cep telefonu gibi pahalı hediyeler almak yerine takdir etme, “Aferin, başarını tebrik ediyoruz” gibi sözel ödüllere ağırlık vermenin onun değer algısını pekiştirdiğini, hobi olarak benimseyebileceği, yeteneğini kullanıp bir yandan da keyif alacağı, spor, resim, müzik gibi hoşuna gidecek aktiviteleri sunmanın çok daha kıymetli ve sağlıklı olduğunu belirtiyor.
Sadece takdir etmek
Karnesi iyi olduğunda da çocuğunuzla beraber karnede aldığı sonuçlara onu götüren yolu değerlendirme, onun fikirlerini alma, zorlandığı alanlar varsa bunları konuşma ve onunla beraber plan yapma, sadece takdir etmekten çok daha önemli. Böylece başarı algısı daha sağlıklı şekillenecek, arada zorlanmalarının normalliğini fark edecek. Bu doğrultuda destek alacağı ebeveynlerinin varlığını hissetmesi çocuğun özgüveni üzerinde pozitif etkisi olacaktır.
Karneden beklenti ne kadar yüksekse karşılanmadığı durumlarda yıkım da o derece büyük olabilir!
Çocuk ve Ergen Terapisti Psikolog Emel Güler, karne korkusunun öğrencinin karne aldıktan sonra nelerin olacağına dair olumsuz düşüncelerinden kaynaklandığını açıkladı.
Ebeveynlerin karne notları karşısında gösterdikleri aşırı tepkilerin çocuklar için kaygı ve endişeye sebep olabileceğini söyleyen Psikolog Emel Güler, “Çocuğu suçlamak, eleştirmek kendisini daha da kötü hissetmesine sebep olur. Bu nedenle çocuğun olumlu yönleri ön plana çıkarılmalıdır. Çocuğun karne notu üzerinden değerlendirilmesi kendilik algısı üzerinde olumsuz etkiler yaratarak özgüvenini zedeleyebilir. Karneden beklenti ne kadar yüksekse, karneye yüklenen anlam ne derece büyükse karşılanmadığı durumlarda yıkım da o derece büyük olabilmektedir. Bu nedenle ailelerin çocuktan beklentileri, çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, ilgi ve yeteneklerine, sorumluluklarına ve olanaklarına uygun olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Psikolog Güler, karnenin okul yönetimince öğrencilere dönem sonlarında verilen ve öğrencinin her dersten aldığı notlarla okula devam durumunu vb. gösteren; nelere daha iyi çalışmak gerektiğini çocuğa, ailesine ve öğretmene açıklayan belge olduğunu sözlerine ekledi.
Karne nedir ne değildir?
- Karne çocuğun zeka seviyesinin göstergesi değildir.
- Karne çocuğun ilgi ve yeteneklerinin göstergesi değildir.
- Karne çocuğun hayat başarısının göstergesi değildir.
- Aileler karne ve karne notuyla ilgili duygu ve düşüncelerini çocuklarıyla paylaşmalı ve çocuğun da duygu ve düşüncelerini ifade etmesi için onu desteklemelidir.
- Düşük notlar hakkında karşılıklı konuşularak nedeni tespit edilmeye çalışılmalı, amaç çocukta farkındalık yaratmaya çalışmak olmalıdır.
- İşbirliği içerisinde düşük notların nasıl telafi edileceği konuşulmalı, etkili çözüm yöntemleri gözden geçirilmelidir.
- Çocuklar kendilerini güvende hissedecekleri sınırlara ihtiyaç duyarlar. Ebeveynlerin aşırı müdahale etmeden, sınırlar çerçevesinde çalışma planı oluşturmaları çocuğun kendi sorumluluklarını almalarına yardımcı olur.
- Çocuk başka çocuklarla kıyaslanmamalıdır. Her çocuk biriciktir.
- Olumlu yönleri mutlaka övülmeli ve desteklenmelidir.
- Çocuğun aldığı not üzerinden değerlendirme yapmak yerine dönem boyunca gösterdiği çabası vurgulanmalıdır.
- Dışarıdan sürekli müdahale etmek yerine, çocuğun zorlandığı alanlarda içsel motivasyonunu harekete geçirmesine yönelik yaklaşımlarda bulunmak önemlidir.
- Çocukla ilişki sadece okul, ders ve karne başarısı üzerinden olmamalı, her koşulda sevildiğini çocuğa hissettirmek özgüven gelişimi açısından oldukça önemlidir.
Psikolog Emel Güler son olarak karnedeki notların tüm sorumluluğunun çocuğa yüklenmemesi gerektiğini, karne notunun oluşmasında; ailenin, öğretmenin çevrenin ve okul yönetiminin de sorumlulukları olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar nasıl bir yol izlemesi konusunda önemli açıklamalar yaptı.
Kötü olan karne için öncelikle üzerinde durulması gereken ihtimalleri göz önünde bulundurmak gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Koçkar, şu bilgileri verdi:
Örnek model seçilmeli
- Bu karne ebeveyn için sürpriz ise ciddi bir sorun var demektir. Ebeveyn bu noktada çocuğun genel gidişatıyla ilgilenmemiş olabilir. Çocuk ebeveyne doğru bilgiler de vermemiş olabilir. Belki de evde bir karmaşa hakimdir. Okul görüşmeleri yapılmalı ve danışmanlık alınmalı.
- Alınan karne ebeveynin bildiği ve beklediği bir durum ise endişe edilecek bir şey yok. Herkes konu ile ilgili bilgi sahibi olduğu için bilinçli biçimde çözüm odaklı düşünülmeli.
- Çocukta dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu veya özgül öğrenme bozukluğu olup olmadığının ayırt edilebilmesi için çocuk ruh sağlığı uzmanına başvurulmalı.
- Çocuğun geleceğe dair bilinç kazanması için çeşitli meslek gruplardan kişilerle konuşması sağlanmalı. Ergenin kendisine örnek alabileceği sağlıklı bir model ile iletişimde olunmalı.
- Muhakkak her çocuğun başarılı olduğu bir alan vardır. İyi notların üzerinde durulmalı. Çocuğa başarı duygusunu yaşatılmalı. Böylece iyi olunmadığı alanlarda daha net çaba gösterilir.
- Çocuk hiçbir surette akranları, kardeşleri vb. kişilerle değil, kendisinin önceki durumuyla kıyaslanmalı.
- Ne olursa olsun, çocuğa sevildiği bilgisi hissettirilmeli. “Seni, olduğun gibi seviyorum, yaptığın ya da yapmadığın hiçbir şey sana olan sevgimi değiştiremez” gibi sözler söylenmeli.
- Çocuğun kişiliğine yönelik asla eleştiri yapılmamalı. Davranışa dair planlama gerek. “Sence bu dönem hangi dersler senin için en zor olanlarıydı? Bu konuda nasıl bir plan yapabiliriz?” gibi sorularla çözüm odaklı bir plan geliştirilmeli.
Oyunlar kısıtlanmamalı
Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar, derslerde başarı göstermemiş olan öğrencilerin de başarılı öğrenciler gibi tatilde bol miktarda oyun oynaması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Oyun çocuğun işi ve kendisini ifade etme aracıdır. Çocuğun oyununa ebeveynin de katılması gerek. Ebeveyn ile günde 20-25 dakika oynanması, günde 2 bardak süt içilmesinden bile önemli. Sütten alınan kalsiyum diğer gıdalardan da alabilir ama ebeveyn ile oyun oynamak sayesinde kazanılacak bilişsel ve sosyal katkı başka bir yerden sağlanamaz.”
Ödül sözleri tutulmalı
Başarı ile birlikte verilen ödül sözlerinin de tutulması gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Koçkar “Tutarlı ve güvenilir ebeveynlik sergilemek açısından bu önemli. Ancak başarma duygusu yeterli bir ödül olmalıdır. Dış desteğe ihtiyaç duyan çocukların müze, kütüphane, tiyatro, bilim ve sanat atölyelerine götürülmesi de düşünülebilir” açıklamasında bulundu.
Bilgiler kapalı verilmeli
Koçkar, bazı öğretmenlerin çocukların ortasında karne vermesini de eleştirerek “Karneler kapalı biçimde çocuklara iletilmeli, çocuklar da karnelerini evde açmalıdır. Böylece iyi ya da kötü bir karşılaştırma söz konusu olmayacaktır” dedi.