1- Stresi bir meydan okuma olarak görün
Telaşlı ve stresli dönemlerde yapacaklar listenizdekileri azaltmaya çalışmak yerine, bunu bir meydan okuma kabul edin. Bu, Shawn Archor’un konuya dair yazdığı The Happiness Advantage adlı kitapta sunulan önerilerden birisi. İnsanların stres konusunda kendi zihniyetlerini değiştirdiği araştırmadan alıntı yapıyor ve bunun sırt ağrısı, baş ağrısı ve yorgunluk gibi strese bağlı semptomlardaki yüzde 23’lük düşüşe sebep olduğunun altını çiziyor. Herhangi bir organizasyon ya da görevle ilgili strese girmek ve negatif faktörleri düşünmek yerine yeni insanlarla tanışmak ve beceriler edinmek gibi karşınıza çıkan fırsatları değerlendirmeye odaklanmanızı öneriyor.
2- Şükretmeyi öğrenin
California Üniversitesi’nden Profesör Sonja Lyubomirsky, daha üretken ve mutlu olmak için neler yapılması gerektiğine dair araştırmalara imza atan bir diğer isim. Bulgulardan biri şükretmeyi öğrenmek, özellikle de tatillerde. Etrafınızdaki sevdiğiniz insanlar ve göreceğiniz güzel yerleri listeleyin. Elinizdeki ekstra zamanı basit bir nezaket eylemi gerçekleştirerek memnuniyetinizi belirten mailler atarak değerlendirebilirsiniz. Bu basit beyin egzersizi, tatilden sonraki aylarda da iyimser kalmanızı sağlayacaktır.
3- Kendinize şefkatli davranmayı öğrenin
“Bir arkadaşınızın başına kötü bir şeyler geldiğinde, ona bağırmazsınız” diyor Duke Üniversitesi’nden Prof. Mike Leary. İnsanlar kendilerine son derece katı ama başkalarına karşı da bir o kadar şefkatli olma eğilimindedirler. İş ve ilişkiler için belirlenen yüksek standartlar, problemlerle karşılaşıldığında kendini cezalandırmalar ile sonuçlanır. Duke Üniversitesi’nden Profesör Meredith Terry’nin 65 yaş üstü insanlar üzerinde yaptığı araştırmada, hafıza kaybı ve romatizma ağrılarına dair daha hoşgörülü davranan insanların, yaşlanma süreci yönetiminde daha başarılı oldukları ortaya konmuştur.
4- Dostluklara yatırım yapın
Gerçek arkadaşlar saf altın değerindedir. Bu arkadaşlıkları kurmak ise efor ve zaman gerektirir. Arkadaşlar sadece iyi günlerinizde değil, kayıp, yalnızlık ve üzüntünün hakim olduğu zamanlarda da sizin yanınızda olurlar. Kaliteli arkadaşlık ilişkileri kurmak ne kendiliğinden gelişir ne de kolaydır ama harcadığınız çabaya her zaman değer.
5- Vücudunuzu hareket ettirin
Egzersiz yapmak beyindeki endorfin salınımını yükseltir, bu doğal bir doz morfin gibidir. Ağrıları keser, ruh halinizi düzeltir, vücut ve zihninizin enerjisini arttırır. Aynı zamanda kendinize güveniniz pekişir.
6- Dörtte bir oranını öğrenin
Bu oran pozitif duyguların negatiflere karşı duruşunu simgeliyor. Yani sadece bir negatif düşünceyi aşmak için 4 pozitif düşünceye ihtiyaç duyuluyor. Bu konuda Oxford Üniversitesi’nde nörobilimci olan Elaine Fox tarafından yapılan çalışma büyüleyici. Zihninizdeki fikirlere hükmedebilmek için üretken olmalısınız. Eğer her zaman negatif düşünüyorsanız, sinir yolları beyninizde gömülü hale gelir. Endişeler, anksiyete ve depresyon sahneye çıkar. Fox bunları ‘korku beyni’ olarak adlandırıyor. ‘Keyif beyni’ne ulaşmak için yeni nöral yollar oluşturmanın zamanı gelmiş demektir ve bunu yapmanın yolu ise pozitif unsurlara yoğunlaşmaktan geçer. İşin sırrı, keyif ya da korkunun ağır basmasına izin vermeden, duyguları geniş bir yelpazede yaşamakta yatıyor.
7- Ne zaman ve nasıl ‘hayır’ diyeceğinizi öğrenin
Bilgi bombardımanına maruz kaldığınızda, önceliğiniz olan şeylere odaklanabilmek için ‘hayır’ demeyi öğrenmelisiniz. Cep telefonları, bilgisayar ve tabletler aracılığıyla 1980’lere oranla yüzde 60 daha fazla bilgi bombardımanı yaşıyoruz. Bizi eldeki gerçek görevlerden alıkoymak için menüde TV, oyunlar, e-postalar, resimler, metin mesajları, istatistik ve müzik var. 1980’lerde, bütün bu şeylerin insanlara ulaşımı 7 saate yakındı. UC San Diego’dan araştırmacılara göre, bu, çalışma saatleri dışında, 12 saate çıktı. Yanlış şeyler odak noktası haline geldiğinde, iş yerinde daha verimli ve mutlu olmanın önünde bir engel oluşturur. Temel becerilerinizi geliştirmek ve yolunuzu kaybetmemenin memnuniyetini yaşamak için ‘hayır’ demeyi öğrenmelisiniz.