Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji ve Sosyoloji bölümleri tarafından düzenlenen 1. Uluslararası İntihar Sempozyumu’nda intihar olgusu pek çok yönüyle ele alındı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişiyi intihara götüren etkenin sosyal destekten mahrum kalması ve insanın yalnızlaşması olduğunu belirterek “Bu artık global travma, global bir sorun” dedi. İntihar olgusunun kültürel bir yönü de olduğuna işaret eden Tarhan, Japon kültüründe onurlu davranış kültürünün olduğunu kaydederek “Bizim kültürümüzde de ölüme yüklenen anlam intiharı azaltıyor. Bu ciddi bir sosyolojik durumdur” dedi.
“Yöneticiliğin ve liderliğin en önemli özelliği tahmin edebilirliktir” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerine şöyle devam etti:
“İnsan bugünkü krizi yönetebilir ama bir adım, beş adım, on adım ve on sene sonra ne olacağını tahmin edebilmek çok önemli. Bunun için de bazı öncülleri yakalamak gerekiyor. O öncüllerden hareketle insanın akıl yürütüp, ihtimal hesapları yapıp ve hatta matematik modellemeleri yaparak buradan gelecekte olabilecekleri tahmin edebilmesinden bahsediyoruz. Hatalar, yanlışlar ve krizler aslında yıkıcı inovasyonlardır ve mükemmelin parçalarıdır. Kaos teoreminde de zaten anlık mükemmellik değil toplam mükemmellik vardır. İnsanoğlu da mükemmelliği bu şekilde buluyor.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İntiharların en büyük sebebi yalnızlık”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, üniversiteler olarak bilimle uğraştıklarını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilimin en büyük özelliği hem evrensel akışa hem bilim dünyasına bilgileri sunmamız ve bunlara karar vericilerin işini kolaylaştırmamızdır. İntiharla ilgili örneğin Covid-19 döneminde Finlandiya’nın basına açıkladığı verilerde intiharların yüzde 15 arttığı bilgisi var. En çok da etkilenen enteresan bir şekilde Japonlar oldu. Zaten Japonlar kültür olarak intiharın yüceltildiği bir toplum. Kültür olarak da yüceltildiği için intiharla ilgili istatistiklerde yüzde 30’larda ciddi bir artış var. İlk dalgada yüzde 15 artış olmuş fakat daha sonra Japon hükümeti çok iyi politika çerçevesinde hızlı bir kapanma ve halka cömertçe yardımlar yaparak bu reflekslerle intiharları düşürmeyi başardı. Ancak ikinci ve üçüncü dalgada beklenmeyen bir durum meydana geldi. Daha önce ileri yaşta olan intiharlar, genç yaştaki bireyler ve kadınlarda artış gösterdi. Bu durumun en büyük sebebi de kişilerin yalnızlığı olarak tespit edildi. İnsan ilişkisel bir varlıktır. Bunun üzerine Japonya 3 Mart’ta Yalnızlık Bakanlığı kurdu.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İnsan ilişkisel bir varlıktır”
Kişiyi intihara götüren etkenin sosyal destekten mahrum kalması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi sokağa çıktığında selam verecek kimse yok ve arayıp da konuşacak kimse yok. İnsanın sosyalleşme ihtiyacı, biyolojik açıdan genetik olarak zihnimize kodlanmış. İnsan genetik olarak tek başına yaşamaya göre yaratılmamış. İnsan ilişkisel bir varlıktır. İlişki kurmadığı zaman hiç olmazsa kedi veya köpekle ilişki kuruyor. Japonya’da bir köyde nüfus azalınca insanlar yalnız hissetmesin diye etrafa oyuncak bebekler koymuşlar. Japonya yalnızlığın bu derece tesir ettiği bir toplum olmuş.” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İntihar düşüncesi majör depresyon belirtisidir”
İntiharın sebepleri araştırıldığında hep hastalık olarak kabul edildiğini ifade eden Tarhan, “Onun için psikoloji ve sosyoloji bölümlerimizin bu konuya sahip çıkmasını istedim. Baktığımızda vakaların 3’te 1’inin klinik vaka bile olmadığını söyleyebiliriz. Yani depresyon tanısı almamışlar. Kişi gelip klinik depresyon, majör depresyon tanısı alıyor. Major depresyonun 8 ana belirtisi arasında bir belirti olarak intihar düşünceleri vardır. Normalde günlük her şeyi yolunda giden insanın aklına ölüm ve intihar pek gelmez. Ama yolunda giden şeyler bozulduğu zaman insanlarda genellikle o anda korku ve kaygı başlar çünkü algılar değişmiştir. Kaygıyı korku takip eder, korku gelince de gelecek endişesi başlar. Gelecek endişesi başladığı zaman da kişi bunu yönetemiyorsa bir müddet sonra depresyona dönüşüyor.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İntiharlardan önce zihinsel mayalanma dönemi oluyor”
Depresyondan belki aylar, yıllar önce bir arayış ve karar verme dönemi yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Daha önce ölüm ve intihar düşüncesi insanın aklına günde 1 defa geliyorsa 10 defa gelmeye başlıyor. Bir müddet sonra o düşünce arzuya dönüşüyor. Bu arzu giderilmezse, çözüm bulunamazsa niyete dönüşüyor. Dördüncü ve son aşamada da girişime dönüşüyor. O yüzden ani intihar krizleri çok nadirdir. Çoğu intihardan önce zihinsel bir mayalanma dönemi vardır. İşte o dönemlerdeyken insanlara dokunmak gerekiyor. Bu noktada sosyoloji, toplum bilimleri ve temel psikoloji bilimlerinin birlikte koruyucu ruh sağlığı çözümleri üretmesi gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü küresel olarak öngördüğü için dünya genelinde intihar önleme projesini hazırlayıp bütün ülkelerin parlamentolarına gönderdi. İntihar önleme projesi bizim meclisin parlamentosunda da bekliyor. Önleme projesini ilk olarak Japonya 2006’da hayata geçirdi.” dedi.
Hep klinik vaka olarak söylendiğini ama ikinci sebep olarak varoluşsal intiharların olduğunu belirten Tarhan, “Bunun için felsefe artık uygulamalı felsefe haline geliyor ki insanların varoluşsal sorunlarını yanıtlamak üzere ve ölümden korkup kaçmak yerine kabullenmek gibi onunla birlikte yaşamak gibi 3’ncü dalga psikoterapiler var. Bunun içerisindeki adımlardan birinde de insanın kontrol edemeyeceği, gücünün yetmediği durumları nasıl kontrol etmek için zihinsel sığınak kavramı içerisinde terapi teknikleri var. Bu varoluşsal bir entellektüel bunalımdır, entel İntiharı diye geçiyor. Bunu da ilk defa tarihte ele alan psikoloji bilimi çok eski bir bilimdir. Psikoloji ve sosyolojinin tarihi çok eski olmasına rağmen bilimsel bir disiplin olarak metodolojik ve sistematik hale gelmesinin 200 yıllık geçmişi ancak vardır ancak tarihsel olarak çok eskiler. Bu iki alana bilimsel sağlamlıkla veriler sunmamız gerekiyor ki gelecek kuşaklar bu konuda korunabilsinler.” dedi.
İslam öğretilerinde kutsal amaç uğruna intihar yok
İntiharın bir diğer sebebinin de insanın yalnızlaşması olduğunu ve yalnızlığın ancak seçilmiş yalnızlık olursa insana iyi geldiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu artık global travma, global bir sorun. Bir de intihar komandocuları tarafından politik olarak düşünülen ve eyleme dönüştürülen kutsal amaç için intiharlar vardır. Bu özellikle Orta Doğu kültüründe var. Fakat İslam öğretisinin böyle bir tavsiyesi yok. Tamamen Mezopotamya kültürü diyebiliriz. ” dedi.
Kültürümüzde ölüme yüklenen anlam intiharları azaltıyor
Japon kültüründe intiharla ilgili onurlu davranış kültürünün olduğunu anımsatan Tarhan, “Bizim kültürümüzde de ölüme yüklenen anlam intiharı azaltıyor. Bu ciddi bir sosyolojik durumdur. Zaten biz depresyondaki hastalarımızda görüyoruz. ‘Yaşamaktan zevk alıyor musun?’ diye sorduğumuz zaman ‘Ha yaşamışım ha yaşamamışım. Fakat eğer bende Allah’a hesap verme duygusu olmazsa emin ol intihar ederim’ diyor. Bu Hamilton depresyon ölçeğinde rahat 10 puan ekleten bir durumdur. Bunu özellikle araştırıyoruz çünkü kişi artık hayatını yönetemiyor, ümitsizliğe ve karamsarlığa düşmüş demektir. Bu noktaya gelmeden önce yapılacak çok şey var.” dedi.
Bu dönemde ümitsizlik ve karamsarlık en büyük intihar sebebi
İntiharların bu dönemdeki en büyük sebebinin ümitsizlik ve karamsarlık duygusu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Psikiyatride Tanatoloji diye bir bilim dalı var. Tanatoloji ölüm bilimidir. İnsanın yaşam enerjisi ve ölüm gerçeği var. İnsan Covid -19 gibi travmatik gerçeklerle karşılaştığında hiçbir şeyi yok sayamıyor. Çünkü hayatı değişti, yıkıcı inovasyon dediğimiz bir yıkıcılıkla karşı karşıyayız. Bunu inovasyona dönüştürmek için muhakkak kazanım boyutuna bakmalıyız. Burada sihirli kelime de umuttur. Hayatta gizli psikoloji yasası vardır. Ümitsizliğe düşmeyenin önüne kapılar açılıyor.” ifadelerini kullandı. Ölümün farkında olan tek varlığın insan olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanın sürekli anlam arayışında olduğunu ifade etti.