Son 1-2 yıldır minimalizm kelimesine kaç kere denk geldiniz sizce? Bence defalarca. Eşyalarımızın sayısını azaltarak hayattan aldığımız keyfi arttırma konusu son birkaç yıldır zaten popüler hale gelse de evlerde daha çok vakit geçirmeye başladığımız son 1,5 yıldır iyice gündemimize oturdu. Güzel bir şeyin bilinir olması harika ama hızlı bir popülerlik, beraberinde sadeleşme konusunda bazı yanlış uygulamalar ve önerilerin yayılmasını da getirdi. Bugün bunlardan en sık rastladığımız 4 tanesine değinelim…
1. Ne istediğini bilmeden başlamak
Ferah bir ev… Minimalizm deyince aklımıza ilk olarak bu ferahlık hissi geliyor olabilir. Bu başlangıç için güzel ama sizi motive etmeye yeterli olmayabilir. Üstelik minimalizmin faydaları bundan daha öte. Ferah bir görünüş neredeyse bir yan fayda. Neyi neden yaptığımızı biraz daha sorgulamamız hatta içselleştirmemiz gerekiyor. Yoksa zaten birçoğumuz yazlık/kışlık indir kaldır dönemlerinde bir şeyler ayıklıyoruz. Özellikle bahara girerken birçoğumuz evine bir el atıyor ama minimalizm bir bahar temizliğinden öteye gitmeli. Bu yüzden siz daha sade bir yaşamdan tam ne olarak ne beklediğinize karar verin. Geçtiğimiz haftaki yazıda neden sadeleşmek gerektiğini açıklamıştım. O yazıyı okumadıysanız mutlaka okuyun ve minimalist (ya da eskisine göre daha minimalist) bir yaşamın size ne ifade ettiğine odaklanın. Benim için hayatımı kolaylaştırması, bana zaman kazandırması en önemli nedenim diyebilirim. Unutmayın ki odağımız sadece eşyaları sayı olarak azaltmak değil, bunu tamamlayan öğeler var, mesela bilinçli alışveriş yapmak. Bu yüzden bugün biraz kendinize bir zaman ayırın. Bir 5 dakikacık bile olsa. Sadeleşme amacınızı bulduktan sonra son alışverişlerinizi de bir aklınızdan geçirin. Son aldıklarınızın hangilerini gerçekten kullandınız, hangisi dolaba girdi ve bir daha hiç kullanılmadı? Bu para başka nereye aktarılabilirdi? Kendinize karşı dürüst olun. Bu tamamen sizin kendi içinizde bir hesaplaşma.
2. Bir kerede tüm sadeleşme işini bitirmeye çalışmak
Sihirli bir değnek gelip önce eşyalarımıza değse ve gereksizleri elese, sonra da evlerimizi toplasa ne güzel olurdu değil mi? Ama nasıl ki ideal kiloya inmek ya da yabancı bir dil öğrenmek için bir sihirli değnek yok, bunlara ulaşmak için çaba gerekiyor, sade bir ev için de aynı şekilde. Tabii böyle deyip gözünüzü korkutmak istemiyorum ama bir hafta sonunda tüm evi elden geçirmeye kalkmayın diye sizi önden uyarmak istiyorum. Bir gün uyanıp da evlerimizi bu halde bulmadıysak, böyle kısa bir sürede de en ideal haline getirmeye çalışmamalı. Çünkü o zaman ya çok fazla eşyayla uğraşıp sıkılıp yarıda bırakacaksınız ya da bir yerden sonra amacınız sadece bu sırada dağıttığınız ortalığı bir an önce toparlamak olacak ve hızlı hatta yanlış kararlar vereceksiniz. Her eşyayı eleme ya da tutma kararı için her zaman çok soru sormak gerekmez, mesela mutfak çekmecenizde duran ve evlendiğinizden beri bir kere bile kullanmadığınız bir mutfak gereci için kolaylıkla ‘kalsın’ ya da ‘gitsin’ diyebilirsiniz. Ama bazı eşyalar vardır ki sizi zorlar. Bu durumlarda o eşyalara o zamanı vermeli ve bazı soruları sormalı; örneğin ‘Bu ne zamandır burada, niye aldım, acaba almasam olur muydu, kaybolsa ne yapardım?’ gibi…
3. “Ben minimalist oluyorsam hepimiz olmalıyız”
Bu bir hazır olma durumu. Sizin hazır hissedip başlama hevesi duymanız ne güzel ama herkes aynı anda hazır olmayabilir. O yüzden evdeki diğer bireyler; ev arkadaşınız, eşiniz, aileniz, anne babanız kimse onlardan da sizinle aynı hızda, aynı zamanda, aynı noktada olmalarını beklemeyin ve de değillerse de sakın onları zorlamayın. Bu sizin yolculuğunuz. Aynı evi paylaşıyor bile olsanız ortak eşyalara gelene kadar tamamen size ait o kadar çok şey var ki. Lütfen kimseyi hiçbir şey için zorlamayın. ‘Örnek olarak öğretmek’ diye bir laf vardır ya, işte siz de minimalizmden fayda görmenin yaşayan örneği olun. Onlar da bundan faydalanmak isterlerse ne ala.
4. Bir tarz olarak minimalizm ile hayat anlayışı olan minimalizmi birbirine karıştırmak
Son olarak sizi bambaşka bir yere yani minimalist olmak için alışveriş yaptıran hataya değinelim istiyorum. Bir yaşam tarzı olmanın öncesinde minimalizm mimari bir akım. Kendini modada, dekorasyonda ve sanatta da gösteriyor. Kendimden örnek verecek olursam minimalist tasarımlı takılara bayılıyorum. Ancak bu demek değil ki hayatı sadeleştirmek için kendi stilimizden ödün vermeliyiz. Yaşam tarzı ile estetik anlamdaki minimalizmi birbirinden ayırmak gerekiyor. Siz sadeleşirken aynı zamanda daha minimalist bir tarz da benimsemeyi seçebilirsiniz ancak kendinizi mecbur hissetmeyin. Elimizdeki eşyalardan memnunsak, bize hizmet ediyorlarsa sadece görselliği daha minimalist olsun diye onları değiştirmeye gerek yok. Hep söylediğim bir şey var, eğer sizi anlatıyorlarsa renklerinize ve desenlerinize sahip çıkın. Bu yazıyı üzerimde mor hırkamla yazıyorum. Minimalizmin amacı sizi bir kalıba sokmak değil, aksine gerçek sizi ortaya çıkarabilmek için özgürleştirmek.