Sosyal medyada saatlerce vakit geçirmenin beyninizi nasıl etkilediğini hiç merak etmiş miydiniz? İşte doomscroll’un beynimiz üzerindeki etkileri…
Sosyal medya, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmuş durumda. Otobüs beklerken, evde otururken hatta yolda yürürken bile sosyal medyanın büyüsüne kapılıyoruz. Bu sosyal ağlar, kimileri için bir nimet olurken kimileri içinse ciddi psikolojik problemleri beraberinde getiriyor. Son zamanların en merak edilen konularından doomscroll ile ilgili detayları sizler için araştırdık. Doomscroll nedir, beynimizi nasıl etkiler ve bu etkilerle baş etmenin yolları neler? Tüm bu soruların cevabı için sizi hemen aşağıya alalım!
Sosyal medyada saatlerce vakit geçirmek beynimizi nasıl etkiliyor?
Kısaca anlatmamız gerekirse sosyal medya, beynimizin birkaç bölgesini aynı anda harekete geçirir. Gördüğümüz şeyi yorumlamak için görsel işlem alanlarını kullanırken herhangi bir sesi ya da müziği ayrıştırmak için de işitsel alanları kullanırız. Paylaşımlara yorum yapmak ise dil ile ilgili bölgeleri harekete geçirir. Dolayısıyla saatlerce sosyal medyada vakit geçirmekten çekinmeyiz.
Peki ya duygularımız?
Sosyal medyada saatlerce vakit geçirmek beynimizin duygularımızı düzenleme şeklini de etkileyebilir. Tıpkı pandemi sürecinde deneyimlediğimiz gibi… Birçoğumuz karantina dönemlerinde üzüntü, endişe, hayal kırıklığı ve can sıkıntısı gibi duygular deneyimledik. Uzmanlara göre sosyal medya, bu duyguları aşmamıza yardımcı olabilir. İyi hissettiren gönderilere bakmak ya da tanıdığımız insanlarla etkileşim kurmak, dopamin ve serotonin salgılanmasını sağlayabilir. Bu da daha iyi bir ruh hali demek!
Doomscroll nedir?
Henüz Türkçe’ye çevrilmeyen doomscroll terimi, tek seferde çok fazla olumsuz habere maruz kalma durumu için kullanılıyor. Yani sosyal medyada gezinirken birden çok defa olumsuz haberler görüyorsunuz. Bu nedenle doomscroll’a kimi zaman felaket kaydırması da deniyor.
Doomscroll beynimizi nasıl etkiler?
Sosyal medya, iyi ya da kötü duygusal tepkilerle ilgilenen limbik sistemimizi tetikler. Günlük hayatta görmediğimiz olayları görmemize, dolayısıyla da daha yoğun duygular yaşamamıza neden olabilir. Stres de uzun vadede limbik sistemi etkiler, bu nedenle sosyal medyada insanlarla tartışma eğiliminde olabilirsiniz. Doomscroll, kontrolden çıkmış bir bilgi akışına kapılmışsınız gibi hissettirebilir. Dolayısıyla sıkışmış ve bunalmış hissedebilirsiniz, hatta beyniniz kortizol salgılayarak sizi tetikte tutmaya çalışabilir. Ek olarak beynimiz, daha fazla bilgi edinmek için bizi doomscroll yapmaya teşvik edebilir. Bu durum sizi strese soksa da daha fazlasını öğrenmek için sosyal medyada gezinmenize neden olabilir.
Peki ya çözüm?
Sosyal medyanın iyi şeyler için de kullanılma potansiyeli olduğunu biliyoruz. Özellikle böylesine zor bir dönemde endişelerimizi bastırmak ve yakınlarımızla iletişim halinde kalmak için harika bir araç olabilir. Yapmanız gereken tek şey sosyal medyada geçirdiğiniz zamanı kısıtlamak!