Röportaj: Seda Şişman
Aslen Eskişehirli olan spiker Seda Öğretir, hayatının en tatlı yılları olarak nitelendirdiği üniversite yıllarını Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nde tamamladı. Kendini bildi bileli yazı işleriyle ilgilenmesi sebebiyle de son yıllarda bu yeteneğini çocuklar ve gençler için çeşitli mecralarda televizyonculuk ve televizyon haberciliğiyle taçlandırıyor. Bizler de sevgili Seda Öğretir ile eğitim hayatından, televizyon ve habercilik kariyerine aynı zamanda yeni çıkardığı çocuk kitabı ‘Uçan Balık Kefi’nin maceralarına kadar birçok detayı konuştuk.
20 YILDIR ÇALIŞIYOR
Habercilik ve televizyon kariyeriniz ne zaman başladı?
Amerika’da ikiz kulelerin bombalandığı gün İstanbul’a geldim. O tarihten bu yana, yani yaklaşık 20 yıldır televizyonda çalışıyorum. Önce kısa bir süre program departmanında görev yaptım, ardından muhabir olarak haber merkezine geçtim.
Türkiye ve dünyada habercilik kavramı nasıl ilerliyor?
Teknoloji ile birlikte dönüşüyor. En çok da internet, haberciliği dönüştürdü ve daha da dönüştürecek gibi görünüyor.
HABER, EVE GİDİNCE UNUTACAĞINIZ BİR MESELE DEĞİL
Spikerlik eğitimini alan her kişinin yapabileceği bir iş midir?
Eğer o kişi yeterince meraklıysa, dünya meseleleriyle ilgiliyse, her türden gelişmeyi hevesle takip ediyorsa ve bitmek bilmeyen bir öğrenme iştahı varsa spikerlik yapabilir.
Her gün canlı yayın yapıyorsunuz. Nasıl bir hazırlık sürecinden geçiyorsunuz?
Gündemden kopmamak önemli. Haber eve gidince unutacağınız bir mesele değil. Günde iki saat yayında kalıyorum. Ama beş saat önce haber merkezine geliyorum. Gündem toplantısına girmezsem son gelişmelerden haberdar olamam. Yayına hazırlık yayının kendisinden daha uzun bir süreç.
HAYATIMIZDAN KESİTLER VAR
Ekranda birbirinden farklı haberleri aktarıyorsunuz izleyicilere… Bunların içinde olumlu olanlar kadar olumsuz olanlar da var. Bunun stresiyle nasıl başa çıkıyorsunuz?
Hayatın kendisi de öyle değil mi zaten? Hepimiz günlük hayatımızda olumlu ve olumsuz bir dolu gelişmeyle karşı karşıya kalıyoruz. Haberlerde her birimizin hayatından kesitler var. Kadına, çocuğa, hayvana şiddet içeren haberler herkes gibi beni de çok yaralıyor. Kendimce önlemler alarak, görünmez duvarlar örerek sunuyorum o haberleri.
SAHADA OLMAK ÖNEMLİ
Yeri geliyor sizi sahada da izliyoruz. Sınırın sıfır noktasında operasyonları yakından takip eden isimlerden oldunuz. Habercilik bazında oradaki kriz yönetimi ve sistem nasıl işliyor?
Siz olaya ne kadar yakınsanız izleyici de o kadar yaklaşıyor. Sınırda harekatla ilgili son bilgileri paylaşırken obüs sesleri yayına girince anlattığınız şeyin hikâye değil düpedüz gerçek olduğunu fark ediyor izleyici. O yüzden orada olmak önemli. Böyle sıcak işlerde kamera önünde ben görünsem de orda büyük bir ekip olarak varız. Kameramanlar, canlı yayın aracında farklı görevlerdeki arkadaşlarım, ışıktan, sesten sorumlu arkadaşlarım. Hepimiz el birliğiyle yayının izleyiciye ulaşmasına çalışıyoruz. Öte yandan merkezle sürekli iletişim halindeyiz.
KİŞİSEL ARŞİVİMİZİ OLUŞTURUYORUZ
Bugüne kadar medya sektörü size neler kattı?
Tarihe geçecek önemli anlar, kritik günler, ülkenin, dünyanın unutulmayacak meseleleri yaşanırken, tam da orada olmak duygusunun tarifi yok. Kişisel arşivimizi derinleştiren bir iş yapıyoruz. Bana en büyük katkısı bu.
Mesleğe ilk başladığınız yıllardaki spikerlik ile şu an yapılan spikerlik ya da yeni nesil spikerler diyelim kıyaslarsanız neler söylersiniz?
Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır derler ya, her dönem her sunucunun farklı bir tarzı olmuştur. Kastedilen habere yorum katmak ise, -ki bugünlerde bu sık gördüğümüz bir sunum şekli, bu benim tarzım değil. Yolun en başında öğrendiğim bilgiye hala çok inanırım. O tek cümlelik bilgi şu: Spiker & Sunucu haberin önüne geçmemeli.
CANLI YAYIN BİR TÜR İP CAMBAZLIĞI
Her gün canlı yayın yapmanın dezavantajları neler?
Canlı yayında ekran önünde olmanın bazı riskleri var diyelim. Hatta geri döndürülemez riskler. Belki bir dil sürçmesi, belki başka tarafa çekilebilecek bir söz çok can sıkıcı sonuçlar doğurabilir. Canlı yayın bir tür ip cambazlığı diyebiliriz.
Eşiniz Cem Öğretir de beğenerek takip ettiğimiz isimlerden. Aynı işi yapıyor olmanız kendi aranızda bir rekabet doğuruyor mu?
Yok pek olmuyor o. Çünkü ben bir haber kanalındayım, o bir primetime kanalında. Hatta haberlerimiz bile çoğu zaman farklı.
AYRICALIĞIMI SEVİYORUM
İlerleyen dönemlerde kariyerinize yine haber spikeri olarak mı devam etmek istiyorsunuz yoksa farklı kuşak programlarında da yer alma gibi bir düşünceniz var mı?
Haber sizi ilk öğrenen yapıyor. Ve başkaları sizden öğreniyor. Bu ayrıcalığı seviyorum doğrusu. Haber sunmak dışında ekranda bolca siyasi röportaj ve siyaset programlarında moderatörlük de yaptım. Hepsinin tadı ayrı. Hatta zaman zaman sohbet programlarım da oldu fakat hayat ne getirir bilinmez.
ÇOCUKLARA CESARET VERİYOR
Kefi’nin maceralarının geri dönüşleri nasıl? Devamı gelecek mi?
Balıklar yüzer evet ama zıplayabilir de hatta uçabilir de. İnci kefalleri bunu bir amaç için yapıyor. Onların havadaki dansı olağanüstü ve yolculuklarıyla verdikleri mesaj çok etkileyici, çok gerçek. Kefi çocuklara ‘Vazgeçmeyin, direnin, engeller karşısında inat edin’ diyor. Bu da çocuklara cesaret veriyor. Minik okuyucularım kendini Kefi’ye benzetip de hayatlarında nelerden vazgeçmediklerini anlatıyorlar bana ve dünyalar benim oluyor o zaman.
Serinin üçüncü kitabı yolda. ‘Kefi ve Arkadaşları’ isimli hikâye kısa süre sonra okuyucularla buluşacak. Kefi’nin Maceraları bu üçüncü kitapla bitecek ama bu sefer başka hikayeler gelecek.