Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emine Özmete öncülüğünde gerçekleştirilen “Türkiye’deki Yaşlı Mültecilerin Sosyal Entegrasyonu” araştırmasına göre, “savaş nedeniyle göç” yaşlıları derinden etkiliyor
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (YAŞAM) Müdürü Prof. Dr. Emine Özmete ve ekibi tarafından “Türkiye’deki Yaşlı Mültecilerin Sosyal Entegrasyonu” araştırması yapıldı.
Sonuçları uluslararası hakemli bilimsel dergi Journal of Refugee Studies’de de yayımlanan araştırma, Ankara ve İstanbul’da yaşayan 60 yaş ve üzeri 324 kişiyle yürütüldü. Katılımcıların yarısını Suriyelilerin oluşturduğu araştırmada, İran, Irak ve Afganistan’dan katılımcılar da yer aldı.
Araştırmaya göre, Türkiye’nin güvenli ortamı, sağlık sistemi, refah düzeyi, kültür ve gelenekleri ile kurulan yakınlık ve Türk halkının yardımseverliği gibi unsurlar yaşlı mültecilerin sosyal entegrasyonunu kolaylaştırırken, iletişim ve dil sorunları, yoksulluk, ayrımcı ön yargı ve tutumlara maruz kalma, işsizlik, savaş sonrası yaşanan travmalar, entegrasyonu zorlaştırıcı etkenler olarak ön plana çıktı.
KATILIMCILARIN YARISINDAN FAZLASI GÖÇ ETMEDEN ÖNCE GENİŞ AİLELERDE YAŞIYORDU
Yarısından fazlasının göç sürecinden önce geniş ailelerde yaşadığı belirlenen yaşlı mültecilerin akrabalarıyla iletişim kuramaması, sosyal bütünleşmelerini zorlaştıran en önemli etkenler arasında yer aldı.
Mültecilerin ev sahibi ülke ekonomisine yük olduğu algısı, ülkede kendini yabancı hissetme ve kendi ülkesini özleme, kültürel uyum sorunları, yaşlı mültecilerin sosyal entegrasyonunu olumsuz etkileyen durumlar arasında sıralandı.
HEM YAŞLI HEM KADIN HEM DE MÜLTECİ OLMAK SAVUNMASIZLIĞI ARTIRIYOR
Araştırmaya katılanların yarısından fazlasını evliler oluşturdu. Katılımcılar arasındaki kadınların büyük çoğunluğunun da savaş bölgelerinde eşlerini kaybetmeleri nedeniyle dul veya bekar oldukları görüldü.
Yaşlı kadınların erkeklere göre daha fazla dil sorunu yaşadığı belirlenen araştırmada, kadınlar diğer ülkelerde olabilecek etnik ve siyasi sorunları daha çok dile getirerek, Türkiye’de kalmak istediklerini, yaşlı erkekler ise başka bir ülkeye gitmek istediklerini belirtti.
Araştırma sonuçlarına göre, hem yaşlı hem kadın hem de mülteci olmak, yaşlı kadın mültecilerin savunmasızlıklarının düzeyini artırarak onları daha kırılgan hale getiriyor.
KRONİK HASTALIKLARLA DA MÜCADELE EDİYORLAR
Araştırmaya katılan yaşlı mültecilerin en önemli üç gelir kaynağı arasında, sırasıyla maaş (yüzde 40,4), sosyal yardımlar (yüzde 28,4) ve aile tasarrufları (yüzde 16) bulunuyor.
Yaşlı mültecilerin yüzde 52,5’i aynı zamanda kronik hastalıklarla mücadele ediyor. Kadın mülteciler arasında osteoporoz (yüzde 75), arterit (yüzde 61,8), yaşlılık depresyonu (yüzde 60), hipertansiyon (yüzde 59) sık görülürken, erkek mülteciler arasında da diyabet (yüzde 51,2), felç (yüzde 57,1), işitme kaybı (yüzde 62,5) ve kalp damar hastalığının (yüzde 59,4) sık görüldüğü saptandı.
HER 4 YAŞLI MÜLTECİDEN 3’Ü DİL SORUNU YAŞIYOR
Araştırmaya katılan her dört yaşlı mülteciden üçü, yani katılımcıların yüzde 76,9’u dil sorunu yaşadığını belirtti. Etnik, siyasi çatışma ve resmi sorunlar yaşadığını, ayrımcılığa maruz kaldığını aktaran yaşlı mültecilerin oranı ise araştırmada düşük düzeyde kaldı.
Ayrıca araştırmaya katılanların tamamı değerlendirildiğinde, yaşlı mültecilerin yüzde 50,3’ü Türkiye’de kalmayı düşünmediğini, yüzde 15,1’i de başka bir ülkeye gitmeyi istediğini dile getirdi.
“GÖÇ, YAŞLI MÜLTECİLERİN HAYATLARINI DERİNDEN ETKİLİYOR”
1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla araştırma sonuçlarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve YAŞAM Müdürü Prof. Dr. Emine Özmete, yaşlı mültecilerin, nüfusun yaşlanması ve dünya genelinde göçün artması nedeniyle yakında mülteci nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturacağına dikkati çekti.
“Yaşlılık, gelirin, sosyal rollerin ve statülerin, ilişkilerin azaldığı ve sağlığın bozulduğu bir dönemdir. Bu çoklu koşullarla birlikte göç, yaşlı mültecilerin hayatlarını derinden etkilemektedir.” değerlendirmesinde bulunan Özmete, yaşlılar açısından, ortak din ve kültürel unsurlar, vatandaşların yardımseverliği, aile, arkadaş ve akrabaların varlığı gibi unsurların, sosyal entegrasyonlarını kolaylaştırma açısından önemli olduğunu belirtti.
“YAŞLI MÜLTECİLER İÇİN YETİŞKİN EĞİTİMİ KURSLAR DÜZENLENEBİLİR”
Prof. Dr. Özmete, yaşlı mülteciler açısından sosyal hizmet uygulamalarının da sosyal entegrasyonun sağlanması için önemine işaret ederek, şunları kaydetti: “Yaşlı mülteciler, gelirleri yoksa ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanmaktadır. Ancak dil sorunları ya da hizmetlere erişim konusunda bilgi eksikliği, yaşlılar için zorluklar yaratmaktadır. Uluslararası ve ulusal kuruluşlar tarafından mülteciler için dil ve diğer eğitim programları sunulmaktadır. Ancak bu programlar bu yaşlı nüfus grubuna özel olarak sunulabilir ve kapsamı genişletilerek yaşlıların da yararlanması sağlanabilir. Yaşlı mülteciler için yetişkin eğitimi kurslarının düzenlenmesi ve topluma katılım sağlamaları önemlidir. Bu eğitim ortamları ayrıca yaşlı yetişkinlerin sosyal ağlarını ve bağlantılarını da destekleyecektir. Yaşlı mültecilerin sosyal entegrasyonu, güçlendirici ve hak temelli bir yaklaşımı benimseyen bir bakış açısıyla, sosyal içermenin sağlanmasıyla mümkün olacaktır.”