Evet evet ne oluyor bize. Ne kadar hürdük, ne kadar da yasakları çiğniyor, benim diyorduk!
Duyduğumuza göre gramlık bir virüs dünyanın bir ucundan bir ucuna, yaydığı yayacağı ölüm tehlikesiyle bizleri o güzel hürriyetimizden mahrum etti ne yapacağımızı bilemiyoruz. Ne kadar ‘Zavallı’ olduğumuzu, hiç olduğumuzu, bütün dehşetiyle yaşatıyor bize o ‘virüs’. Biz bu badireyi ancak aramızdaki özellerin, manada güzellerin, Allah’tan gelene “Amenna, lütfun da hoş kahrın da hoş” diyerek, gözünde yaşlarla tevazu ile yaradana teslimiyeti hayatlarına gönüllü geçirenlerin dualarıyla, yakarışlarıyla atlatacağız, İnşaallah.
Biliyor musunuz yüce Kur’an’ımızda rehberimizde sıkça geçen bir ihbar ifadesi vardır.
Ela ela ela…
Biz bu ifadeyi göz rengi olarak biliriz. Manası Türkçemizde bu.
Oysa onun gerçek manası ‘Dikkat et’ imiş. Dikkat et, dikkat et. Başına bir hal gelirse şaşırma, bu senin davetinle gelmiştir. Cuma hutbesinde, bir ayeti kerimede şu ifade, bizim hizaya gelmemizi, bu tatlı ihtarla sunar. Bismillahirrahmanirrahim.
elâ inne ahsene’l-kelâmu ve eblala’n-nizâm. kelâmullâhi’l-melîki’l-’azîzi’l-’allâm.
Dikkat et, kelamların en güzeli Allah kelamı, nizamların en güzeli Allah nizamıdır.
Sen bu yüce ifadeyi dikkate almazsan başına geleceklere şaşırma.
Rabbim bizleri, İslam kelimesinin aslına, şeksiz şüphesiz rabbine teslim olanlardan eylesin.
Yoksa aramızdaki hainlerin, ne kadar zavallı oldukları bütün dehşetiyle ispatlandı. Keşke kendileri de idrak edip de hizaya gelseler.
“Biz günahkar, asi, mücrim kullarız, sen ‘Şah’sın Ya Rabbi, gönüllerin içinde ‘Ruşenmahsın Ya Rabbi” diyerek, yarın çok geç olmadan tövbeye gelip bir de samimi kulların hakkıyla da zamanımızdaki ifadesiyle realite-i hakikatı yaşasalar, hakkıyla yaşasalar, “evet mutluluk buymuş’”diyerek, ümit ve korku dengesini kursalar, Yaradanın huzur-u aline gelmekten korksalar, belki sonsuz rahmetin sahibinin affına uğrarlar.