Hatay Türkiye’nin güneyinde Suriye ile Akdeniz’in tam da kesiştiği muhteşem bir coğrafyada yer alıyor. Burası Türkiye Cumhuriyeti’ne katılan son şehir olma özelliğini de taşıyor. Hem tarihi hem de gastronomik olarak görülmesi gereken yerlerin en başında bizleri selamlıyor.
Peki Hatay ile Antakya arasındaki fark ne desem? Birçok insanın kafası bu hususta pek bir karışık. Hatay şehrin adı, Antakya ise Hatay’ın 15 ilçesinden birisinin adı. Fakat burası şehrin merkez ilçesi olma özelliğinde olduğu için bu ikisi birbirine karışıp duruyor. Antakya hem Türkiye’nin hem de dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisi.
Kısa tarihi ise şöyle; Antakya Büyük İskender’in komutanlarından Seleucus tarafından MÖ 300’lü yıllarda inşa ediliyor. Bu şehre Seleucus’un babasının adı olan Antiochus’un adı veriliyor. Şehir sonra Roma İmparatorluğu hakimiyetine geçiyor. Daha sonrasında da bir çok medeniyete ev sahipliği yapıyor. Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı toprağı olan Hatay, 1. Dünya Savaşı sırasında İngilizler tarafından alınıyor oradan da Fransızlara veriliyor. Nihai ve son olarak ise 1938 senesinde Türk Ordusu tarafından geri alınıyor. Aradaki 1 seneyi bağımsız bir devlet olarak geçiren Hatay; Türkiye Cumhuriyeti’ne katılan son şehir olarak tarihe geçiyor.
Hatay ile ilgili bazı ilginç bilgiler; Türkiye’nin en uzun kumsalları Hatay’da yer alıyor (En uzunu 12 km)
– Güneyden gelip kuzeye akan tek nehir olan Asi Nehri şehrin eşsiz coğrafi güzelliklerinden biri.
– Dünyanın ilk olimpiyat oyunları Roma İmparatorluğu zamanında Hatay’da gerçekleşmiş.
– Dünyada ilk sokak lambası kullanımı yine bu güzel şehirde olmuş. Herod Caddesi bugünkü adıyla Kurtuluş Caddesi dünyada meşalelerle aydınlatılan ilk cadde.
Hatay için en uygun ziyaret zamanı bahar ayları olarak belirtiliyor. Gece ve gündüz arası sıcaklık farkları çok yüksek. Kış aylarında oldukça soğuk olabiliyor.
Ulaşım alternatifleri olarak ise tatilinizi Antakya merkezde geçirecekseniz araç kiralamanıza pek gerek yok. Araba, turistik noktalarından bazılarına gitmeniz için gerekli olacaktır. Antakya merkezde seçeceğiniz bir konaklama yeri ile araç kiralamanıza gerek olmayacaktır. Fakat Hatay Havalimanı şehirden 25 km uzaklıkta. Burada yapmanız gereken ise HAVAŞ ile merkeze veya İskenderun’a ulaşmak olacaktır.
-Uzun Çarşı önemli. Burası tarihi İpek Yolu üzerinde kilit bir konumda kalıyor. Görsel olarak da oldukça otantik. Hediyelikleri buradan alın derim. Çarşı içinde öyle bir nokta var ki insan hayret ediyor, duygulanıyor. Camii-kilise ve havra yan yana ve öyle güzel bir şekilde yıllara meydan okuyor ki uzun uzun bakakalıyorsunuz.
-638 yılında, Hatay Arapların elindeyken inşa edilen ve Türkiye sınırlarındaki ilk cami olarak kabul edilen Habib-i Neccar Camii görülmesi gereken bir başka güzellik.
-Hatay Arkeoloji Müzesi oldu. Birçok kez içimden ‘vay be’ dediğimi anımsıyorum. Ülkemizde böyle bir müze olması gerçek bir gurur kaynağı. Yanındaki yazıda şöyle yazıyor: Neşeli ol, hayatını yaşa! Giriş 40 TL. Müze kart ile ücretsiz. Pazartesi dahil her gün açık.
-Saint Pierre Kilisesi Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri olduğu için bu anlamda da önem taşıyor, hatta hac yeri kabul ediliyor. Şehrin 2 km dışında ve tepe bir noktada kalıyor. Giriş yine 40 TL ve müze kart geçerli.
-Vakıflı Köyü Türkiye’nin tek/son Ermeni köyü olarak biliniyor. Aslında çok büyük bir köy değil, biraz da dağınık bir yerleşimi var. 1875 yılında inşa edilen Vakıflı Kilisesi görülmeye değer.
-Titus Tüneli ve Beşikli Mağarası. Roma İmparatoru Vespasian; kölelere 7 metre yüksekliğinde, 1380 metre uzunluğunda bir tünel olarak yaptırmış.