Bugün Uluslararası Kekemelik Farkındalık Günü… Sonradan kekemelik neden olur? Nasıl geçer? Yetişkinlerde kekemelik ile ilgili merak ettiğimiz soruları Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Sümeyra Öztürk yanıtladı.
Sesleri, heceleri tekrarlamak, konuşmaya başlarken ve konuşma sırasında zorluklar yaşamak ve bu nedenle de konuşmanın akıcılığının bozulmasına neden olan kekemeliğin doğuştan geldiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Sümeyra Öztürk ile sonradan kekeme olmak hakkında konuştuk. İşte yetişkinlerde kekemelik ile ilgili bilmeniz gereken tüm bilgiler…
Kekemelik ne zaman ortaya çıkar?
Yetişkinlerde kekemelik, klinik ortamda sık karşılaştığımız konuşma sorunları arasındadır. Genellikle kekemelik, dil gelişiminin en hızlı olduğu dönem olan 2-5 yaş aralığında ortaya çıkar ve çocukların büyük bir kısmında kendiliğinden geçerken, bir kısmında ise yetişkinlik döneminde devam eder. Bu kekemelik türü ‘gelişimsel kekemelik’ olarak adlandırılır. Yaygın olarak görülmemekle birlikte, yetişkinlik döneminde beyin hasarı gibi nörolojik sorunlara bağlı olarak kekemelik gelişebilir ve konuşmada sonradan ortaya çıkan bu akıcısızlıklar ‘edinilmiş kekemelik’ olarak adlandırılır. Yetişkinlik döneminde aniden kekelemeye başlayan kişilerin, muhakkak nörolojik muayene için hekime başvurmaları gerekir.
Kekemeliği olan bireyler şarkı söylerken neden takılmazlar?
Bu, çok merak edilen ve uzmanlar olarak sıklıkla karşılaştığımız bir konudur. Şarkı söyleme ve konuşma birbirinden tamamen farklı eylemlerdir. Kişi konuşurken ne söyleyeceğini planlar, doğru sözcükleri seçmeye çalışır ve cümleleri oluşturur. Şarkı söylerken ise ezberlenen ve önceden bilinen metin melodik bir şekilde, belirli bir tonlama ile okunur. Nitekim bu iki eylem esnasındaki beyin aktiviteleri incelendiğinde, beyindeki farklı bölgelerin aktif olduğu bulunmuştur. Kekemeliğin nedenine yönelik yapılan çalışmalar, kekemeliği olan bireylerin konuşma esnasında beyin aktivitelerinde farklılık olduğunu göstermektedir.
Kekemelik tedavisi yaşa göre farklılaşmakta mıdır?
Konuşma bozuklukları alanında, kekemeliği olan bireylerin konuşmalarındaki akıcılığın sağlanmasına yönelik farklı teknikler geliştirilmiştir. Genellikle araştırmacılar bu teknikler üzerinde çalışırken, yaş faktörünü göz önünde bulundurmaktadır. Bir sınıflama yapmak gerekirse okul öncesi, okul dönemi, ergenlik ve yetişkinlik dönemi olmak üzere uygulanan müdahale yöntemleri değişebilmektedir. Bazı teknikler her yaş grubu için uygun olsa da, yaklaşımların bir kısmı yalnızca o yaş grubuna özel olarak geliştirilmiştir. Konuşma terapistlerinin yaptığı çalışmaların en fazla farklılaştığı kesim yetişkinlerdir diyebiliriz.
Yetişkinlerde kekemelik tedavisinden bahseder misiniz?
Her bireyin takılmaları, kişiliği, kekemeliğe olan tutumu birbirinden farklı olduğu için tedavide tek bir yaklaşım uygulanmamaktadır. Genellikle, yapılan kapsamlı değerlendirme sonucunda birey için en faydalı olacak teknikler bütünü tercih edilmektedir.
Terapide, kekemelik fizyolojik bir problem olarak ele alınır ve kişi takılmaları kontrol ederek, daha akıcı şekilde konuşabilmesine yardımcı olacak teknikler öğrenir. Konuşma terapisinin amacı, takılma sıklığının ve şiddetinin azaltılmasıdır. Konuşma organları üzerindeki fiziksel gerilimin azaltılmasına, nefes koordinasyonunun sağlanmasına, sözcük ve cümleler arası geçişin yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmalar yapılır. Çalışmalar esnasında konuşma küçük parçalara bölünür ve bir parçada akıcılık elde edildikçe, bir sonraki hedefe geçilir. Terapi süreci boyunca belirli aralıklarla ölçümler yapılır ve klinik ortamda istenilen akıcılık sağlandıktan sonra, günlük yaşama aktarma çalışmalarına başlanır. Terapi sonlandırıldıktan sonra belirli aralıklarla kontrol seansları devam eder. Danışan, teknikleri günlük hayatında istenilen düzeyde uygulamaya başladığında terapi sonlandırılır.
Yetişkinler terapiden fayda sağlar mı?
Konuşma terapisi ile her yaş grubundaki bireyler, takılmalarını kontrol etmeyi öğrenerek, konuşma akıcılıklarını artırabilir ve iletişimlerini geliştirebilirler. Kişinin terapilere düzenli olarak devam etmesi ve verilen egzersizleri günlük olarak uygulaması önemlidir. Konuşma terapisinin en önemli basamağı öğrenilen tekniklerin klinik ortamla sınırlı kalmayarak, günlük yaşama aktarılmasıdır. Genelleme aşaması, alışılagelmiş konuşma alışkanlığını değiştirmeyi gerektirdiği için zaman alabilmektedir. Hedeflenen konuşma becerisine ulaşmada, kişinin motivasyon ve istekliliğinin yanı sıra yakın çevresinin desteği de önemlidir.
Uzmanlara nasıl ulaşılabilir?
Ülkemizde dil ve konuşma terapisi alanı gelişmekte olan bir alan olduğu için büyük bir uzman açığı var. Uzmanların büyük bir kısmı da büyük şehirlerde çalışıyor. Ben, kekemeliği olan kişilere muhakkak gidecekleri terapistin özgeçmişini araştırmalarını öneriyorum. Ülkemizde bu eğitim ilk olarak ‘Dil ve Konuşma Terapistliği’ başlığı altında Anadolu Üniversitesi’nde yüksek lisans düzeyinde verilmeye başladı. Günümüzde ise Üsküdar ve Medipol gibi çeşitli vakıf üniversitelerinde de uzman yetiştirilmekte. Okuyucularımız kendilerine en yakın konuşma terapistine dil ve konuşma terapistlerinin dernek sitesinden (tdktd.org) ulaşabilirler.
Kekemeliği olan bireylere neler önerirsiniz?
Yetişkin bireylerin genellikle takılmaları önlemek için belirli stratejiler geliştirdiklerini görürüz. Bu stratejilerin bir kısmı gayet sağlıklıdır ve kişinin konuşması üzerinde kontrol sahibi olmasına yardımcı olur. Örneğin, gergin bir ortamda derin bir nefes alınarak, sakin bir şekilde konuşmaya başlanması ya da daha yavaş konuşmaya çalışılması gibi. Ancak ne yazık ki geliştirilen tüm stratejiler sağlıklı değildir ve birçoğu kişinin yaşamını daha da zorlaştırır. Telefonda konuşma, sunum yapma gibi belirli konuşma durumlarından ve sık takılınan sözcüklerin kullanımından kaçınma gibi.
İlk seansta, danışanlarımın terapi başlangıcına kadar uygulamış oldukları konuşma ve sosyal ortamlara yönelik kaçınma davranışlarını belirliyor ve süreç içerisinde bunların üzerinde duruyorum. Özellikle de kaçınılan, sık takılındığı düşünülen sözcüklerin listesini çıkartarak birlikte bu sözcüklerin daha akıcı ve kontrollü üretimi üzerine çalışıyoruz. Bol pratik ve öğrenilen yeni tekniklerin bu sözcüklerin üretiminde uygulanması, zamanla akıcı hale gelmelerini sağlıyor.
Kekemeliği olan bireyler bazen akıcılığı sağlama amacıyla daha hızlı konuşma eğiliminde olabiliyorlar. Ancak hız kekemeliğin en büyük düşmanıdır ve genellikle kişinin konuşma hızı artıkça, takılmalarında da artış gözlenir. Yapılan çalışmalar, gergin ve heyecanlı olunan durumlarda bireylerin konuşma hızının artığını göstermektedir. Örneğin; topluluk karşısında zorlandığımız bir sunumu yaparken daha hızlı konuşma eğiliminde olabiliriz. Hızı azaltmanın en etkili yöntemlerinden birisi konuşmaya başlarken duraksayarak, diyafram nefesi alınması ve cümle aralarında yine küçük boşluklar vererek nefes alınmasıdır. Uzun cümlelerde ise muhakkak, okuma sırasında yapıldığı gibi anlatıma uygun noktalarda durulması, nefes koordinasyonunu sağlama açısından önemlidir.