SON SAYI
Temmuz-Ağustos sayımız yayındadır, satın alıp dijital okumak için buraya tıklayınız.
TURUNCU DERGİ
No Result
View All Result
TURUNCUMOD
Dergilerim
Hesabım
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
Lookbook
Blog
Dergiler
Abone Ol
TURUNCU DERGİ
  • Giriş Yap
  • Kayıt Ol
No Result
View All Result
TURUNCU DERGİ
No Result
View All Result
Home Röportaj Genel

Bir Başkadır

Turuncu Dergisi by Turuncu Dergisi
Aralık 5, 2020
6 min read
0 0
0
Bir Başkadır

Uzun zamandır ülke gündemine tabiri caizse böyle bomba gibi düşen bir yerli dizi olmamıştı sanırım. Herkes bunu konuşuyor derler ya, hakikaten herkes bu diziyi konuşuyor. Sosyologlar, psikologlar, yazarlar, eleştirmenler…

RELATED POSTS

HAMİLELİK HAKKINDA DOĞRU SANILAN 10 HATALI BİLGİ!

Domates turşusu nasıl yapılır?

Dünyanın en eski 11 yapısı

Malum yerli dizilerin karnesi pek başarılı değil, hatta dizinin içinde “oturup Türk dizisi mi izleyeceğim” diyen bir karakter bile var. Ana akım televizyon kanalları, reklam verenlerin kurallarına göre oynadığı ve hala akıl almaz uzunlukta diziler çektiği için, içi boş sahneler, gereksiz diyaloglar, uzayan ve saçmalaşan senaryolar izliyoruz mecburen. Hal böyle olunca kırk yılda bir kaliteli dizi bulmuşuz, yakasına yapıştık izleyiciler olarak. Tabi bunda dizinin dijital platformda yayınlanmasının da etkisi büyük.  Süre sınırı olmayınca, yönetmen adeta çeyiz gibi işlemiş diziyi. Manasız tek bir açı, gereksiz tek bir sahne yok. Doksan derecelik çekim açıları, renkler, ışıklar her detay kusursuz.

Zaten bir şey olsa da ikiye bölünsek diye pusuda bekleyen insanlar olduğumuz için bize taraf olacak konu olsun yeter ki! Dizinin konusu da bıçak sırtı bir konu olunca, bir de üzerine günümüz sosyolojik yapısını bu kadar cesur inceleyince hemen karşı tribünlerdeki yerimizi aldık.

Ben beğenenler tarafındayım ama dizi resmen izleyicilerini ikiye ayırmış durumda. Neticede görünmez bir çizgi ile ayrılmış kadar farklı iki tarafı anlatan bir dizinin, İzleyicilerinin de ikiye bölünmesi şaşırtıcı değil.

Zaten bir şey olsa da ikiye bölünsek diye pusuda bekleyen insanlar olduğumuz için bize taraf olacak konu olsun yeter ki! Dizinin konusu da bıçak sırtı bir konu olunca, bir de üzerine günümüz sosyolojik yapısını bu kadar cesur inceleyince hemen karşı tribünlerdeki yerimizi aldık. Günlerdir “Bir Başkadır” ile yatıp, “Bir başkadır” ile kalkıyoruz.

 

 

Dizinin baş karakteri Meryem çoktan fenomen oldu. Replikleri sosyal medyada paylaşılmaya doyulmuyor. İllüstrasyonları bile yapılmış. Bu bizim yabancı olduğumuz bir şey değil elbette. Bu ülke dizi kahramanlarının gıyabi cenaze namazının kılındığı günleri yaşadı. Ama bu kadar kısa sürede olanına ben ilk kez şahit oluyorum. Meğer toplumda kaliteli sanat açlığı yaşanıyormuş. Çünkü dizi adeta biraz uzatılmış sanat filmi gibi. Hani şu sıkıcı, anlamsız boşlukları olan, çok önemli bir şey anlatıyormuş da biz anlamıyormuşuz gibi davrandığı için eleştirilen sanat filmleri gibi… Diziyi Nuri Bilge Ceylan filmlerine benzetenler bile var. Bir kısım izleyici ise buradaki boşlukların Nuri Bilge filmlerindeki kadar anlamlı olmadığı gerekçesiyle buna karşı çıkıyor.

Bir kısım izleyici ise, sekiz bölümlük mini dizi yerine, uzun metraj bir film olaydı; sinemalarda bir kaç bin kişinin izleyeceği, çoğunluğun haberinin bile olmayacağı bir festival filminden öteye geçemeyeceğini iddia ediyor. Bense film yerine dizi olmasının doğru bir seçim olmasına katılmakla beraber her türlü aynı etkiyi yaratacağına inanıyorum.

Biz; çok çabuk ayrışan ama bir o kadar da çabuk kenetlenen, hakikaten enteresan bir milletiz. Çünkü duygularımızla yaşayan insanlarız. Hep anlatılan bir şehir efsanesi vardır. Türkiye’ye gelen turistlerin “trafikte size bağırır, çağırır hatta küfreder, aynı adamın evine misafirliğe giderseniz ısrarla yemek yedirir, çay içirir, ayağına terlik verir, rahat ettirmek için uğraşır” diye anlattığı söylenir.

Bana göre dizi sanatsal açıdan başarılı olmasının yanı sıra konusu ile mutlaka gündeme otururdu. Çünkü biz; çok çabuk ayrışan ama bir o kadar da çabuk kenetlenen, hakikaten enteresan bir milletiz. Çünkü duygularımızla yaşayan insanlarız.

Hep anlatılan bir şehir efsanesi vardır. Türkiye’ye gelen turistlerin “trafikte size bağırır, çağırır hatta küfreder, aynı adamın evine misafirliğe giderseniz ısrarla yemek yedirir, çay içirir, ayağına terlik verir, rahat ettirmek için uğraşır” diye anlattığı söylenir. Futbol maçında birbirini bir kaşık suda boğacak taraftarların aynı maç, hasta bir çocuk için yapılan dostluk maçı olduğunda can ciğer kuzu sarması olması gibi. Yani birbirine hem çok uzak hem çok yakın insanlarız. Dizi işte tam buradan bakıyor ve klasik tabirle bir ayna tutuyor hepimize.

Başörtülü ve eğitimli bir kadın karakter ve başörtüsüz-eğitimsiz kadın karakter olamaz mıydı? Ülkede örnekleri yok mu? Kendimden başlayarak cevap veriyorum elbette var. Fakat dizinin amacı farklı kadın profillerini yansıtmak değil bana göre. Esasen üst sınıf tabir ettiğimiz sosyo-ekonomik düzeyi yüksek, eğitimli kesimin alt sınıftaki hemcinslerine bakışını ve bakışın ne denli faşist (yazarın kendi tabiriyle) bir yaklaşım olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Dizinin baş karakteri, başörtülü genç bir kız, eğitim görmemiş ve temizlikçi. Bir kısım izleyiciye göre varoş yani. Dizide birkaç başörtülü kadın karakter daha var, bunlar farklı kesimleri temsil eden karakterler ve hiçbiri eğitimli değil. İşte dizi izleyicileri tam da bu noktada ikiye ayrılıyor. Başörtülü kadın karakterler eğitimsiz ve alt sınıftan, başörtülü olmayan kadın karakterler ise eğitimli iyi yerlere gelmiş ve üst sınıftan kadınlar. Bu bir belgesel olmadığı için ben diziyi böyle okumuyorum. Kaldı ki evet ülke gerçeğinin bir kısmı tam olarak bu. Başörtülü ve eğitimli bir kadın karakter ve başörtüsüz-eğitimsiz kadın karakter olamaz mıydı? Ülkede örnekleri yok mu? Kendimden başlayarak cevap veriyorum elbette var. Fakat dizinin amacı farklı kadın profillerini yansıtmak değil bana göre. Esasen üst sınıf tabir ettiğimiz sosyo-ekonomik düzeyi yüksek, eğitimli kesimin alt sınıftaki hemcinslerine bakışını ve bakışın ne denli faşist (yazarın kendi tabiriyle) bir yaklaşım olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Yine farklı bir açıdan bakarsak, bana göre dizi en çok tabiri caizse seküler kesime sallıyor. En acımasız onlar eleştiriliyor. Pskiyatrist Peri karakteri, onca eğitimine, mesleki tecrübesine rağmen karşısına başörtülü bir hasta geldiğinde, -getirdiği böreği yiyemeyecek kadar- içindeki nefret duygusundan kurtulamıyor. “Hocasına danışmadan terapiye gidemediğini” eleştirdiği sözde varoş ve cahil türbanlı kızla aslında aynı olduklarını, Peru’da şaman aramasından, yoga ile huzur bulmaya çalışmasından anlıyoruz. Sırf bu tespit için bile dizi bir dönüm noktası olabilir. Başörtülü kadınlara karşı içinde bastıramadığı öfkenin sorumlusu olarak gösterdiği ailesi de yine dizide en ağır eleştiriyi, Facebook’ta karşılarına çıkan her bilgiyi doğru kabul edip onaylayan, gözlemden, uzak, önyargılı ve ayrıştırıcı insanlar olarak gösterilerek alıyorlar.

Fakat varoş tabir ettiğimiz alt sınıftan karakterlerde hiçbir ötekileştirme, ayrıştırma hareketi görmüyoruz. Üstelik dizinin en nahif karakteri ise emekli imam, dizideki adıyla hoca karakteri. Yeşilçam’dan hatırladığımız, fırsatçı, düzenbaz, pis hoca karakterlerinden çok uzak.

Karakterlerin hepsi gerçek hayatın içinden çıkıp gelmiş gibi. Yazar, birbirinin hayatına teğet geçen bu kadar farklı iki taraftan nasıl bu denli başarılı gözlem yapmış doğrusu çok şaşırtıcı.

Dizinin en çok eleştiri aldığı kısım yani, başörtülü kadınlar yine hep ezik, varoş ve cahil gösterilmiş kısmına ise katılmadığımı belirtmek isterim. Yazar ülke gerçeğinden başka bir şey resmetmemiş. Belki de biz başörtülü kadınlar bu komplekslerimizden kurtulmalıyız. Kaldı ki, akıllı, iyi kalpli, esprili, hayat dolu, masum ama temizlikçi Meryem karakteri, iyi eğitim almış, varlıklı, güya modern ama yazarın tabiriyle gizli faşist psikiyatrist Peri karakterinden daha varoş değil. Meryem yalnızca eğitim alabileceği fırsatlara kavuşamamış, Peri ise onca eğitime rağmen ruhunu eğitememiş, kim daha varoş?

Bir izleyici olarak Peri’nin, Meryem’in ve diğerlerinin hayatının devamını görmek isterim ama yönetmen olsaydım büyüyü bozmaz burada bitirirdim. “Bir Başkadır” hakikaten bir başkaymış…

ShareTweetPin
Turuncu Dergisi

Turuncu Dergisi

Related Posts

HAMİLELİK HAKKINDA  DOĞRU SANILAN 10 HATALI BİLGİ!
Genel

HAMİLELİK HAKKINDA DOĞRU SANILAN 10 HATALI BİLGİ!

Ağustos 25, 2023
Domates turşusu nasıl yapılır?
Genel

Domates turşusu nasıl yapılır?

Ağustos 25, 2023
Dünyanın en eski 11 yapısı
Genel

Dünyanın en eski 11 yapısı

Temmuz 21, 2023
Kokedama nedir, nasıl yapılır?
Dekorasyon

Kokedama nedir, nasıl yapılır?

Temmuz 11, 2023
Çocukların hayatla baş edebilmeleri için gerekli 15 beceri
Genel

Çocukların hayatla baş edebilmeleri için gerekli 15 beceri

Nisan 17, 2023
Mart ayında tüketilmesi gereken meyve, sebze ve balıklar
Genel

Mart ayında tüketilmesi gereken meyve, sebze ve balıklar

Mart 3, 2023

Recommended Stories

Antibiyotik sonrası bağırsak sağlığı nasıl düzelir?

Antibiyotik sonrası bağırsak sağlığı nasıl düzelir?

Temmuz 21, 2023
Gözlerin daha genç ve canlı gözükmesi için yapılması gerekenler nelerdir?

Gözlerin daha genç ve canlı gözükmesi için yapılması gerekenler nelerdir?

Haziran 15, 2021
Yaz aylarında doğru egzersiz nasıl yapılır?

Yaz aylarında doğru egzersiz nasıl yapılır?

Haziran 18, 2021

Popular Stories

  • Çatalhöyük’ten bugüne Anadolu Motifleri ve anlamları

    Çatalhöyük’ten bugüne Anadolu Motifleri ve anlamları

    0 shares
    Share 0 Tweet 0
  • Cumhuriyet’in ilk kadın muhtarı ve bilinmeyen hikâyesi

    0 shares
    Share 0 Tweet 0
  • Küçük ev’ akımı Türkiye’de yaygınlaşıyor: Tiny House

    0 shares
    Share 0 Tweet 0
  • Gezilecek Yerler Var! İşte Kocaeli’de Görmeniz Gereken 10 Yer

    2 shares
    Share 0 Tweet 0
  • Tuil dekor nasıl yapılır?

    0 shares
    Share 0 Tweet 0
TURUNCU DERGİ

Turuncu dergisi Türkiye’nin hikayesini omuzlayan, ülkesinin kaderini kendi kaderi bilen nadir dergilerden. Doğruların ve yanlışların birbirine karıştığı, bilgi kirliliğinin hızla çoğaldığı bir süreçte Turuncu her sayfada iyiye ve doğruya dair yeni bir şeyler söyleme çabasında.

Son Yazılar

  • Tatlılarda şeker yerine kullanılabilecek alternatifler
  • Fobi çeşitleri
  • Sonbaharda tatile çıkmak için en keyifli 6 neden

Kategoriler

  • Anne&Çocuk
  • Astroloji
  • Ayşegül Akyüz Yahşi
  • Betül Tat
  • Dekorasyon
  • Dosya
  • Emine Kibar
  • Esra Öztürk
  • Fatma Akgün
  • Fatma Karaman Süslü
  • Feride Şimşek Benli
  • Gaye Yardımcı
  • Genel
  • Gülay Kurt
  • Gülşen Özer
  • Güzellik
  • Halime Tezcan Tosun
  • Hilal Güler
  • Hüseyin Karaca
  • Kadın Hikayeleri
  • Kültür&Sanat
  • Merve Kuş Mataracı
  • Moda
  • Moda&Stil
  • Muradiye Şimşek
  • Mutfak
  • Nuran Sözen
  • Nuriye Ataseven
  • Psikoloji
  • Röportaj
  • Röportaj
  • Sağlık
  • Saliha Karaaslan
  • Seda Şişman
  • Senem Dinç
  • Seyahat&Tatil
  • Seyran Akdaş
  • Teknoloji
  • Tuğba Şahbaz
  • Tuğba Şahin
  • Ümmügülsüm Tat
  • Yaşam
  • Yasemin Batur
  • Yazarlar
  • Zahide Ceylan
  • Zehra Güveli
  • Zehranur Ceylan Demir
  • Zeliha Tamer

Sayfalar

  • Abonelik
  • Ana Sayfa
  • Dashboard
  • Dergiler
  • Gizlilik politikası
  • Hakkımızda
  • Hesabım
  • Mesafeli Satış Sözleşmesi
  • My Orders
  • Ödeme Sayfası
  • Sepetim
  • Store List
  • Teslimat ve İade
  • TURUNCUMOD
  • Yazarlar

© 2020 Powered by NONSTOP TECHNOLOGIES

No Result
View All Result
  • Hesabım
  • Dergilerim
  • Sağlık
  • Mutfak
  • Yaşam
  • Seyahat&Tatil
  • Kültür&Sanat
  • Dekorasyon
  • Kadın Hikayeleri
  • Anne&Çocuk
  • Yazarlar
  • Astroloji
  • Videolar
  • Üye Ol
  • Abone Ol
  • Dergiler
  • Psikoloji
  • Teknoloji
  • Güzellik

© 2020 Powered by NONSTOP TECHNOLOGIES

Tekrar hoşgeldiniz!

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt Ol

Yeni Hesap Oluştur

Kayıt olmak için formları doldurun

Tüm alanlar zorunludur. Giriş Yap

Parolanızı Kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş Yap

Add New Playlist

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
Go to mobile version