Sosyal medya kullanıcılarının yakından tanıdığı bir isim Hazal Pelin Gençalioğlu… Sıcak ve samimi tavrıyla takipçilerinin beğenisini kazanan Gençalioğlu ile anneliğini ve sosyal medya yolcuğunu konuştuk.
ARAMIZDAKİ BAĞ BAŞKA
Sizi sosyal medyada tekstil ürünlerini tanıtırken tanıdık. Sıcaklığınız ve samimiyetinizle birçok insana ulaştınız. Biz sizi tanırken annenizi de tanıdık ve sevdik. Sonra maalesef annenizi kaybettiniz. Evlendiniz. Almanya’ya taşındınız ve anne oldunuz. Bu süreci biraz anlatır mısınız?
Evet 2013 yılından beri aktif sosyal medya kullanıcısıyım. Takipçilerimin çoğu ilk zamanlardan beri beni takip eden kitle hiç bırakmadılar beni. Başarılı işler yaptığımda benimle beraber mutlu olup beni desteklediler, annem vefat ettiğinde benimle ağladılar. Evlendiğimde benimle heyecanlandılar yani gerçekten aramızdaki bağ çok çok başka onlarla… Evet annemden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı, anne gidince yaprak gibi savruluyor aile. Annemi kaybettikten 1 yıl sonra eşimle Afrika yardım projem vesilesi ile tanışmış olduk, evlendim geldim gurbete. Bir de kızım oldu. Her şey çok kısa zamanda çok hızlı değişti ben bile şaşırıyorum bazen
BAMBAŞKA BİR HİS
Annelik size çok yakıştı. Nasıl bir duygu?
Çok teşekkür ederim öncelikle… Nasıl bir duygu, tarifi yok desem. Uyurken nefesini dinliyorsun, giydiği kıyafetin bile tenini rahatsız etmesin diye düşünüyorsun. Bakmaya doyamıyorsun.
Bambaşka bir şey Rabbimin en güzel hediyelerinden birisi, emanetlerin en güzeli… Doğum esnasında da kucağıma alınca da en içten duamdı Allah isteyen herkese nasip etsin her kadına tattırsın bu duyguyu.
Bebeğinizin bakımında zorlandığınız zamanlar var mı, eşiniz bu konuda yardımcı oluyor mu?
Hem de nasıl! 2 aylık oldu kızım. Hala devam eden gaz sancıları var, gece uykumuz yok. Bebek her dakika bakım istiyor, ilgi istiyor. Yani gerçekten çok zor ama bir o kadar da güzel. Eşim çok yardımcı oluyor Allah razı olsun. Eşimin ailesi 3 saat uzaklıkta yani çok sık gelip gidemiyorlar. Genelde evde tekim. Eşim hissettirmiyor bile her konuda yardımcı sağ olsun.
KADINLARIN ÖNÜ AÇILIYOR
Almanya’daki kadına bakış ile Türkiye’dekini karşılatırmanızı istesek neler söylersiniz?
Açıkçası çok bir fark göremiyorum. Yani Türkiye şu an her sektörde kadınların önünü açan, her işe teşvik eden bir zamanda. Ama mesela burada kadınların çoğunluğu emekli olduktan sonra eve çekilip oturmuyor, çalışıyorlar. Marketlerde, havaalanlarında, hastanelerde çalışan yaşlı teyzeler görebilirsiniz. Türkiye’de böyle değil.
SEÇİCİ OLUN
Fenomenlik nedir sizce? Tanınmanızdaki en
büyük etken neydi?
Şimdiki zaman tanımıyla benim az öz olduğumuz zamanın tanımı çok farklı yani eskiden daha bir keyifliydi, değerliydi. Şimdilerde çok basitleştiğini düşünüyorum bazı şeylerin…
Benim tanınmamdaki sebep ilklerden olmaktı bence…
Yani özellikle muhafazakâr kesimden 2013- 2014 yılı toplasanız 3-5 kişi vardı yoktu instagram’da.
Sosyal medyanın ilk ünlü isimlerinden biriydiniz. Çizginizi hiç bozmadan devam ettiniz. Her şeyin hızla değiştiği günümüzde sosyal medya da değişiyor. Bu bağlamda yeni gelen influencer adaylarına neler söylemek istersiniz?
Çok teşekkür ediyorum öncelikle. Bence kişi özen göstermeli bazı şeylere, yani seçici olursanız geçici olmazsınız. Yıllardır marka iş birliklerimde kurumsal, güvenilir markalarla çalışmaya özen gösterdim. 3 oradan 5 buradan kazanayım diye butiklerle hiç çalışmadım mesela… Yıllardır sadece üretici toptan markaların tanınması, iç piyasada aktif olması, butiklerle üretici markayı bir araya getirme noktasında köprü görevi yaptım. Keza pandemi zamanı bana gelen vitamin, dezenfektan reklamları asla almadım. Kullanmadığım memnun kalmadığım bir şeyi asla tanıtmadım. Bana inanan insanları kendim 5 daha fazla kazanayım diye kullanmadım, bana inandıkları için mahcup etmedim.
Yeni arkadaşlara naçizane tavsiyem: Biraz seçici olsunlar. Her şey para değil yani her gün reklam olmasın, haftada 2 kez az ama öz kaliteli işler olsun. Takipçilerle aile gibi olsunlar, o zaman takipçi alıyor o enerjiyi. Kısacası sizi takip edenler gözü kapalı size güvenebilsin.
İSTANBUL’U ÖZLÜYORUM
İstanbul’u özlüyor musunuz?
Çok özlüyorum… En çok da ezan sesini ve denizi… Derler ya havasına, suyuna, taşına, toprağına aynen öyle havasını, suyunu bile özlüyorsun memleketinin. Yurt dışına tatile gitmekle yurt dışında yaşamak çok başka şeyler. Memleket hasreti gurbetlik çok zor.
Özlemediğim tek şey trafik!
Yurt dışında yaşamanın, başka bir kültür deneyimlemenin birey olarak avantajları ve dezavantajları neler sizce?
Şöyle güzel bir yanı var bir örnek vermek istiyorum: Karşı komşum Portekizli, alt komşum Bosnalı, üst komşum İtalyan, Çinli, Alman… Yani çok uluslu binamız her ülkeden her ırktan insanları kültürü görüyorum yaşıyorum. Bu kadarı Türkiye’de mümkün olmazdı sanırım.
Kötü olan yanı doğup büyüdüğüm yerin yolunu dilini her şeyini biliyorum, ama burada yaşamaya yol bilmez, iz bilmez, dil bilmez olarak başlıyorsun. Kendini geliştirmediğin sürece hayat başka ülkede çok zor.
Almanya’ya gidecek olanlara birkaç yer, mekân önerisinde bulunabilir misiniz?
Türkiye’den gelen kimseyi burada memnun bir şekilde ağırlayamazsınız çünkü bir şey yok! Keyifçi bir toplum değiller. Çok disiplinliler ve sadece çalışıyorlar o yüzden hizmet ve eğlence sektöründe çok geriler.