Son yıllarda kıyamet ve kopmak kelimeleri üzerinden hayatımızın birçok alanında farklı senaryolar hazırlayıp önümüze sunuyorlar. Yahudilerin dünyayı işgal planları, bu cuma kıyamet kopacak ya da aralık ayının son haftasında bir şeyler olabilir söylentileriyle toplumları bir çıkmaza sürüklemek istiyorlar. Müslümanca anlayışla alakası olmayan bidatları, ritüelleri de kıyamet senaryolarına ekliyorlar. Bir yanda laboratuarlarında Allah’ın yarattığı sistemle savaşanlar, diğer yanda kutsal kitaplardaki kıyamet alametlerini birleştirip kendince senaryolar yazanlar… Haliyle kıyamet üzerinde pek çok senaryo, pek çok söylenti ister istemez gündemde.
PSİKOLOJİK SAVAŞ
Dünya COVID-19 gibi henüz çaresi bulunmamış bir salgınla mücadele ederken kıyamet sözcüğünü sık sık tekrarlamak bile psikolojik savaş aslında. Daha büyük ölçekte baktığımızda spekülasyon oluşturacak olayların arkasında finans piyasalarının tanıdığı isimleri görüyoruz. Bu da akıllarda yeni soru işaretlerini oluşturuyor. Son dokuz ayda sağlık ve hastalık merkezli giden bir gündemi var uluslararası kamuoyunun. Bu gündemin alt başlığı ise Bill Gates ve aşı tartışmaları. Bill Gates ve eşinin Afrika ziyaretleri, aşı konusundaki üstün duyarlıkları… Şimdi bunun moda ile ne alakası var diyeceksiniz.
SIĞ TARTIŞMALAR
Ölçeği biraz daha büyütelim. Finans kapasitesi çok büyük şirketler, uluslararası şirketler son yıllarda tesettür modasına Türkiye’deki adıyla muhafazakâr giyime yatırım yapıyor. Müslümanları çok sevdikleri için mi sizce? Elbette hayır. Fakat muhafazakar giyimin Türkiye’de trend yakaladığını, Filistin, Ürdün gibi ülkeler başta olmak üzere Türk tipi tesettürü benimsediklerinin farkındalar. Buna yatırım yaparak fenomenlerin vereceği mesajdan tasarımın sınırlarına kadar pek çok şeye müdahale ediyorlar. Neden giydiğimiz uzun kollu gömlekler gerçekten uzun kollu değil? Ya da neden pantolonlar oturunca sanki on santim kısalıyor? Neden eşarp boyları küçüldü? Bunları hiç düşündünüz mü?
Muhafazakâr giyimde taşların yerinden oynadığı uzun zamandır belliydi. Fakat tartışma şal takanlar, bone takanlar seviyesinde ilerlediği için herhangi bir mesafe kat edilemedi. Tekrar söylüyorum, ölçeği büyütemedik. Sığ tartışmalarda hem birbirimizi ötekileştirdik hem de boşuna tartıştık.
KIYAMET PROVASI?
Size garip bir moda haberi vereyim. Londra Moda Haftası’nda bir firma ‘Kıyamet’ adlı bir defile yaptı. Dünyayı kıyamete hazırlamak isteyenler bir de moda üzerinden deneyelim dedi. Kıyamet kopsa moda ne yapacak, merak ettiler. İşin kötüsü Türkiye’de muhafazakâr giyimin fenomenlerinden biri kıyamet defilesine ‘Nefis bir iş’ dedi.
Kıyamet defilesi yapan firmaya baktığımızda medyada yer alan haberler ‘2020 Sonbahar Kış defilesiyle moda severlere benzersiz bir defile sunduğunu’ yazıyor. Moda sever, defile, kıyamet kelimeleri aynı cümle içinde nasıl kullanılıyor, sonrasında ne planlanıyor hiç birimiz bilmiyoruz.
RAHATSIZ EDECEK
Geçtiğimiz nisan ayında Mısır’da akıl almaz videolar çeken bir ‘Tesettürlü fenomenin’ Çin tarafından fonlandığı ortaya çıktı. Kıyamet defilesine destek veren Türkiye’deki fenomenler bunu neden yapıyor, bunu yapmalarını kim istiyor bilmiyoruz. Fakat şunu iyi biliyoruz ki Türkiye’de tesettür, muhafazakâr giyim ve fenomenler üç geninde yaşananların bazıları yalnızca moda değil.
İleride ‘Bireysel başarıyla ön plana çıkan’ daha doğrusu çıkmış gibi yapan fenomenlerin arka planındaki hikaye daha çok merak edilecektir. Özellikle tesettürlü trendsetter hikâyeleri belki de birçoğumuzu rahatsız edecek.
KİME HİZMET EDİYORSUNUZ?
Moda toplumu güzel giydirme amacındaysa seçenekler bireyseldir. Fakat fenomenler üzerinden oluşturulan algı sınırları aşıyorsa burada toplum vicdanı devreye girer? Siz kime hizmet ediyorsunuz diye sorar. Defilelerinde kaosu, kargaşayı, kıyameti ön plana çıkartan firmalar acaba topluma hangi mesajları veriyor? Fenomenler kıyamet defilelerini nasıl savunuyor? Kafamızda birçok soru.
Ölçek büyüdükçe, fenomenler küçülüyor.