Gidenin ardından ağlamamalı gelene de bel bağlamamalı. Hoş gördük çok sevindik, zaman sevmez yalanı…Yaz mevsimi, üzerine döktürdüklerimizle beraber gidedursun. Vakit artık kışa kapanma zamanı. Şöyle yavaştan arkamıza yaslansak, malum mevzu derinleştikçe gövde serer halıyı.
UZAKTAN EĞİTİM
Öyle bir yerdeyim ki biraz eğitimci, biraz veli, biraz anne yanım kaygılı. Biliyorum, bil eyliyorum, bir eyliyor bir yürüyorum ama, akından karasını, düşünden darasını ayıklayamıyorum bu konunun. Önüne konulan her sıfatı kendisine külfet gördüğüm eğitim kavramının bu aralar adı sıkça uzaktan ile anılır oldu. Uzaktan eğitim… Sevdik mi bu tamlamayı? Elbette hayır. Benimsedik mi? Asla! Zaten bizden beklenen de şimdilik bunlar değil; bir emanete sahip çıkar gibi, bir misafir ağırlar gibi elimizden gelenin en iyisini yapabilmek.
“Yolu bilmekle yürümek farklı” der bir atasözü. Nasıllarla, ne zamanların kavgasında kimler sorusunun yanıtını bulmalı önce. Uzaktan eğitimin dümeninde kimler olmalı ve bu kimler neler yapmalı?
ISRAR DEĞİL İKNA
Hiç şüphesiz hal böyle olmadan evvel de eğitimin ana toplar damarı aileydi. Elbette yine en hayati rolü ailelerimiz alacak. Ancak bu yükümlülük kimseyi korkutmamalı. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki fizik, matematik, edebiyat hatta okuma yazma bile bilmenize gerek yok. Ne yaptığımızın farkında olmak yeterli. Zira farkındalıklar deryasında bir yolculuk sizi bekliyor olacak. Kimler sorusuna dönersek başta en kıymetli bileşeni çocuklarımız olan bu süreçte, onları ürkütmeden, korkutmadan hareket etmeliyiz. Öğrenmenin lisanı ısrar değil iknadır. Bu nedenle ilk iş ebeveynlerin çocukta güdülenmeyi sağlayabilmesi. Nasıl? sorusunu duyar oldum. Bunun en kanıtlanmış yolu rol model olma.
İnternetten yemek tarifi öğrenmeyen kaldı mı? Pratik turşu yapımlarından mobilya tasarımına, kıyafet kombinlerinden ev dekorasyonlarına; araba tamirinden envaitürlü montaj işlerine kadar, uzaktan eğitim hayatımıza yeterince girmemiş miydi zaten? Sosyal sosyal medyalandığımız ilk günden bu yana gördüğümüz, duyduğumuz hemen her şeyden bir parça kendimize katmamış mıydık? Tüm bunlar da aslında uzaktan eğitim değil mi? O halde neden korkalım niçin endişeye kapılalım.
BİLGİ AKIŞI
Eğitim dilinde gizil öğrenme dediğimiz bu tekniği biraz adlandırarak azıcık da ballandırarak, göstere göstere yapmayı denersek çocuklarımız da aslında öğreten ile aynı ortamı paylaşamasalar da öğrenebildiklerini fark edeceklerdir. Hayatın dur durak bilmeyen bir bilgi akışı olduğunu anlamak hiç de zor değil. Pencereden dışarıyı izleyen bir çocuğa gece gündüz kavramını, ayı güneşi mevsimleri anlatmak. Kim bilir bu vesileyle formal eğitimin asırlardır düşlediği hayatı okuma becerisini tam da şimdi kazandırabiliriz çocuklarımıza.
EKSİK VARLIK
Aristoteles, “İnsan eksik bir varlıktır” der… İnsanın hayvanlara kıyasla çıplak, zayıf, korumasız olduğu ve bu eksikliği gidermek için ‘Teknik’i bulup geliştirdiği söylenmektedir. Teknik bu eksikliği gidermiş midir? Yoksa giderilmesi gereken bir başka ve daha esaslı bir eksiklik mi vardır?
İnsanın bu eksikliği özüyle ilgilidir ve tamamlanma uğraşı, yaşadığı hayatın tümünü baştan sona içine alır; insan ancak bu sayede sonunda ‘Kemal’e erişir. Kemale erme yolunda teknikler teknolojiler bizim için birer araç değil midir? Bizim tekniğimiz öğrenmeye açık olma erdeminde saklı. Aracımız aklımız olursa uzak yakın fark etmez değerli okurlar.
Okul gibi olamama kaygısına öylesine kapılmışlara da bir iki sözümüz daha var elbet. Öğrenme faaliyetleri sırasında ortamı gürültüden arındırmak, imkânlar doğrultusunda, üzerine düşünülmüş bir öğrenme ortamı sağlamak, öğrenmeye özel bir zaman dilimi ayırmak, ortaya çıkan ürün üzerine konuşmak, kısacası öğrenene ve öğrenmeye saygı duyulduğunu hissettirmek emin olun çok iyi sonuçlar verecektir. Play, reject, eject…. Teknoloji artık hayatımızda zaten.
BİZE UZAK
Eğitim üzerine isimli eserinde “Eğer tüm eğitim, sevgiyle ele alınan bilgi temelinde yükselirse toplum iyiye doğru değiştirilebilir” der Bertrant Russell. O zaman sıra arkadaşının yakınlığından, öğretmeninin şefkatli kollarından madden uzakta olan yavrularımızın bu geçici sosyal yoksunluklarını evin sıcaklığıyla gidermeye çalışalım, bilme eylemini sevgi ile bütünleştirelim. Bilmeyi seven, bileni seven, bilerek seven bireylerden bilinçsiz bir toplum hayal edebilir miyiz? Sevgi temelinde yürütebileceğimiz bu süreçte uzaktan sözcüğü bize çok uzak kalacak emin olun. Bilgi ile bilge arasında tüm duvarlar transparandır. Öğrenmenin öğretmenin uzağı mı olur değerli okurlar.
Bilgiyle, sevgiyle kalın.